‘’Sayın Erdoğan epistemolojik bir kopuş yaşıyor…’’

GERİ DÖN

Grup Konuşmaları

‘’Sayın Erdoğan epistemolojik bir kopuş yaşıyor…’’

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, 5 Ekim Çarşamba günü yeni yasama yılının ilk grup toplantısında;

Şiddete sığınan aciz bir zihniyet tarafından katledilen Onur Şener’e,

Sıfır toplamlı oyunların hesabını yapan kirli zihniyetlerin sebep olduğu acılara,

93 Harbi’nde İstanbul’umuzun göbeğine dikilen utanç anıtını; millî davamızı başarıya ulaştırmak için harekete geçen, karşısına çıkan tüm engellere rağmen yerle bir eden kahramanlarımıza,

İran’da özgürlükleri için sokaklara dökülen ve baskıya başkaldıran kadınlara,

Sayın Erdoğan’ın yaşadığı epistemolojik kopuşa,

İçinde akıl dolu tavsiyeler bulunan; ‘’Aklınla Verimli Yaşa’’ kitapçığına,

İktidarın göz bebeği Nebati Bakan’a,

Sayın Erdoğan’ın millete hakaret etmekteki yeni yöntemlerine,

Hak ve hürriyetlerimize pranga vurmak amacıyla dezenformasyonu bahane edip, istibdadı getiren Sosyal Medya Yasası’na dair görüşlerini paylaştı.



Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, 5 Ekim Çarşamba günü yeni yasama yılının ilk grup toplantısında;

Şiddete sığınan aciz bir zihniyet tarafından katledilen Onur Şener’e ilişkin; ‘’Beğenmediği herkese saldıran, hakareti ve iftirayı kendine hak sayan, ülkeye nifak tohumları eken bir zihniyetin neden olduğu toplumsal gerilim artık tehlikeli bir seviyeye ulaştı. Türkiye, bu gerilimi artık taşıyamıyor. Geçtiğimiz hafta, Ankara’daki bir eğlence mekânında yaşananlar işte tam olarak bu gerilimin sonucudur. Sanata ve sanatçıya düşman bir iktidarın yönettiği ülkemizde sırtını iktidara yaslayan herkes kendini her şeyin sahibi zannediyor. Bize de katledilen bir sanatçının ardından üzülmek düşüyor. Onur Şener’e Allah’tan rahmet, ailesine ve sanat camiamıza başsağlığı diliyorum. Kendisini dev aynasında görenlerin şiddete sığınan acizliğine lanet olsun! İnsanlıktan nasibini alamayanların evlere, ocaklara, yüreklere düşürdüğü yangınlara lanet olsun!’’ diye konuştu.

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgaline dair; ‘’Bugün bile ne yazık ki Soğuk Savaş zihniyetinin yıkıntılarına sığınan, Sıfır Toplamlı Oyunların hesabını yapan, en temel toplumsal sözleşmeleri bile kendi çıkarlarına uydurmaya çalışan kirli zihniyetlerin sebep olduğu acılara şahit oluyoruz. Rusya’nın, 24 Şubat tarihinde Ukrayna’ya yönelik; ‘Özel Askerî Operasyon’ adı altında başlattığı haksız işgalin üzerinden 7 ay geçti. Güya Başkent Kiev bir haftada alınacaktı değil mi? Peki ne oldu? Rus ordusu, Ukrayna topraklarında çamura saplandı. Putin ise çizilen karizmasını toparlamak için son çareyi Herson, Zaporijya, Luhansk ve Donetsk’i askerî işgal altında yapılan sopalı referandumlar sonucunda ilhak etmekte buldu. Biz bu filmi daha önce Kırım’da da izledik. Dolayısıyla nasıl ki o gün Rusya’nın işgalini ve ilhakını tanımadıysak bugün de tanımıyoruz.’’ diye konuştu.

Genel Başkanımız, sayın Erdoğan’ın Putin ile olan ilişkisine dair; ‘’Önümüzdeki seçime Putin’in desteğiyle girmeye niyetlenen sayın Erdoğan’ın da bu ciddi tehdit karşısında alacağı tavrı merakla bekliyoruz. Dileriz ki bu tavır geçtiğimiz günlerdeki televizyon yayınında Kırım için pısırıkça ifade ettiği gibi; ‘Attığınız bu adım doğru değil.’ demekten öteye geçebilir. Çünkü devletin esas görevi; bütün dengeler karşısında, kendi menfaatleri çerçevesinde bir denge oluşturabilmektir. Dış politikayı, iç siyasete cirolama peşinde koşup seçim hesapları kovalayarak devlet yönetilmez. Biz tahıl koridoru konusundaki adımları elbette takdirle karşılıyoruz. Ancak Rusya-Ukrayna savaşında bir komşu ülke olarak alacağımız pozisyonda; ‘Liderlerin ahbaplıkları değil, ülkemizin menfaatleri esas alınmalıdır.’ diyoruz. Rusya’nın, Ukrayna topraklarındaki sözde referandumunu tanımamak da elbette doğru bir politikadır. Ancak yeterli değildir. Arabuluculuk kisvesi altında, Putin’in sırtını sıvazlayan bir diplomasi Cumhuriyet Türkiye’sine yakışmaz. Bu konuda çok daha net olmak uluslararası hukuka ve egemenlik haklarına saygının bir gereğidir. Türk milleti, tarihinin hiçbir döneminde olmadığı gibi bugün de Rus emperyalizminin yanına yedeklenecek bir algı malzemesi değildir, olamaz ve asla olmayacak!’’ diye konuştu.

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, 93 Harbi’nde İstanbul Yeşilköy’de Rus işgal kuvvetlerinin hatırasını yaşatmak için dikilen anıtı hatırlatarak; ‘’Sayın Erdoğan, biz bunların hiçbirini unutmadık. Bu millet, yıllarca o utanç anıtına bakmak zorunda kaldı ve bırakıldı. Ne zamana kadar biliyor musun? Ta ki inatçı ve asil bir ruh Mahmut Şevket Paşa, millî davamızı başarıya ulaştırmak için harekete geçen kadar. Ta ki koca yürekli Bahri Teğmen karşısına çıkan tüm engellere rağmen o utanç anıtını, aziz Türk milletinin huzurunda yerle bir edene kadar. Sana neden bunu anlattığıma gelirsek; biz bugün senin yüzünden yine aynı utancın eşiğindeyiz. O gün milletimizin haysiyetine Ayestefanos anıtıyla vurulan pranga, bugün senin 2024’e ötelemeye çalıştığın doğal gaz borcuyla canlanıyor. O gün bu vatanının asil evlatlarının boyunduruk altına girebileceğini sananlar bugün; senin âdeta bir devlet politikası hâline getirdiğin Putin hayranlığınla ve beceriksiz yönetim anlayışınla yeniden cesaret buluyor. O gün topraklarımıza dikilen utanç anıtı bugün senin mahvettiğin ekonomimiz üzerinden hain bir oyun olarak yeniden karşımıza çıkıyor. Ama şunu asla unutma. Bahri Teğmen’in Rus anıtına döşediği dinamit; aslında milletimizi utanca, devletimizi dara, varlığımızı da meçhule düşürmek isteyen kirli bir zihniyete ve o zihniyete boyun eğen acizliğe döşenen dinamitti. İşte o yüzden bugün de; Yeşilköy’e Rus anıtı dikenlerin ve dikilmesine izin verenlerin, bugünkü temsilcilerinin karşısında tıpkı Mahmut Şevket Paşa gibi, tıpkı Bahri Teğmen gibi aynı basiretle, aynı hamiyetle, aynı cesaretle dimdik duracağız. Türk milletinin haysiyetini, aynı inançla koruyacağız. Çünkü bu bizim tarihsel görevimizdir. Bunu böyle bilesin.’’ diye konuştu.

 

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, İran’da özgürlükleri için sokaklara dökülen ve baskıya başkaldıran kadınlara ilişkin; ‘’Dualarımız, özgür ve mutlu bir İran içindir. Ancak bu idealimizi, baskıcı yöntemler kullanarak gerçekleştiremeyiz. Bu idealimizi, kadını bir eşya gibi gören ucube bir anlayışla gerçekleştiremeyiz. Bağımsızlığın yolu, saçı görünen kadınları katletmek değildir. Bağımsızlığın yolu, baskıyla milletini sindirmek de değildir. Tek bir kadının bile sesini duyurmak için ayağa kalkması aslında tüm kadınlar için bir ayağa kalkıştır. Canları pahasına bu barbarlığı, bu hukuksuzluğu protesto eden İran’ın cesur evlatlarının yanındayız. Engizisyon vahşeti nasıl son bulduysa İran’daki bu zulüm de yok olmaya mahkûmdur. Tarih bunun nice örnekleriyle doludur. Bu vesileyle İran’da özgürlükleri için sokaklara dökülen ve baskıya başkaldıran kadınları bir kez daha tüm kalbimle selamlıyorum.’’ dedi.

 

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, sayın Erdoğan’ın; “Yıl başından sonra, enflasyonun düşeceğine inanıyorum.” sözlerine ilişkin; ‘’Biliyorsunuz sayın Erdoğan, geçtiğimiz Şubat ayında; ‘Yaz aylarıyla birlikte enflasyonu kontrol altına alacağız.” diyordu. Yaz gelip geçti, artık kış kapıya dayandı. Enflasyon kontrol altına alındı mı? Alınamadı. Baktı, olmuyor. Bu sefer de; ‘Yıl başından sonra enflasyonun düşeceğine inanıyorum.’ dedi. Dikkat edin, artık söz de veremiyor. Kendisi de epistemolojik bir kopuş yaşadığından olsa gerek sadece inanıyor. Kıştan yaza, yazdan kışa ertelenen bu mevsimsel sabır döngüsünde olan da tabii ki yine milletimize oluyor.’’ diye konuştu.

Genel Başkanımız iktidar kadrosunun akıl dolu tavsiyelerine ilişkin; ‘’Bu ülkede atanamayan öğretmen diye bir gerçek olduğu için utanması gereken Millî Eğitim Bakanı; bırakın utanmayı, bir de üstene çıkıp şuursuzca; ‘Mühendisler de atanamıyor. Ama böyle ağlamıyorlar.’ dedi. Yaz partileriyle meşhur Turizm Bakanı çıkıp; kışın fiyatların düşük olduğunu, bu yüzden kışın gezmemizi tavsiye etti. ‘Kışın kombi derecesini indirin. Yazın klima derecesini yükseltin’ diyerek akıl dolu önerilerde bulunan Enerji Bakanı son olarak; ‘Aklınla Verimli Yaşa’ isimli bir tasarruf kitapçığı yayınladı. Bu kitapçığa göre duş alırken banyoya kum saati koyacakmışız. Kışın fırını kullandıktan sonra kapağını açık bırakıp ortamı ısıtacakmışız. Saçlarımızı da kurutma makinesiyle değil, havluyla kurulayacakmışız. Şu üstün akla, şu olağanüstü ferasete bakar mısınız? Bu arkadaşa fikir vermek gibi olmasın ama önümüzdeki kış, güncellenmesini beklediğimiz kitapçığın yeni baskısında; çorba içerek ısınmamızı ve ayda bir yıkanmamızı tavsiye ederlerse şaşırmayın… İşin asıl ibretlik olan tarafı da ne biliyor musunuz? Biz tüm bunları yaparken onlar sarayda günlük 10 milyon lira harcayacaklar. Zevküsefa içinde günlerini gün edecekler. Torpilli maaşlarla, ballı ihalelerle servetlerini büyütmeye devam edecekler. Buradan saraydaki tavsiye meraklısı ahkâm severlere seslenmek istiyorum. Siz hiç merak etmeyin. Kendinizi de hiç boşuna yormayın. Milletimiz ne yapacağını çok iyi biliyor. Sizin aklınıza da, üstün fikirlerinize de hiç mi hiç ihtiyacı yok. O sandık geldiğinde milletimiz tasarrufun şahını yapacak. O gün geldiğinde bir şey değişecek, her şey değişecek. Gereksiz yanan ampul sönecek.’’ diye konuştu.

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, iktidarın göz bebeği ışıltılı Bakan’ın epistemolojik sözlerine ilişkin; ‘’Ben size tercüme edeyim. Üstat, siyaset tarihimize geçecek bu ibretlik cümle ile aslında diyor ki; ‘Biz bilgiden ve bilimden koptuk. Dünyada uygulanan tüm ekonomi metotlarını da reddediyoruz. Bizi artık ekonomistler değil, nörologlar ve davranış bilimciler değerlendirsin.’ Yahu niye bu kadar uğraşıyorsunuz? Çıkın, mertçe; ‘Biz ekonomiyi böyle yürütüyoruz. Çünkü sayın Erdoğan böyle istiyor.’ deyin. Çıkın; ‘Biz bir şey bilmeyiz. Sayın Erdoğan’ın içine doğmuş, enflasyon böyle düşecekmiş.’ deyin. Çıkın; ‘Bay Kriz hazretleri rüyasında görmüş, ekonomi böyle düzelirmiş.’ deyin.  Allah’ın bildiğini niye kuldan saklamaya çalışıyorsunuz? Dürüstçe çıkın, gerçeği söyleyin. Saçma sapan açıklamalarınızla da çilekeş milletimizi daha fazla yormayın, kendinizi de daha fazla rezil etmeyin.’’ diye konuştu.

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, sayın Erdoğan’ın milletimize hakaret etmekte denediği yeni yöntemlere ilişkin; ‘’Sayın Erdoğan diyor ki; gençlerimizin daha iyi bir hayat sürmeyi istemeleri süfli bir hevesmiş. Yani aşağılık bir hevesmiş. Yanlış duymadınız. Üstelik bunu söyleyen bu ülkenin Cumhurbaşkanı. Kadınlara “sürtük” diyebilen bir zihniyetten elbette zarafet beklemiyorum. Ama gencine “aşağılık” demeye hiç mi utanmıyorsun sayın Erdoğan? Ayıptır, günahtır. Sayın Erdoğan, bu kadar hakaret, yalan, iftira bir Cumhurbaşkanına hiç yakışmıyor. Ülkesinin kadınına sürtük, gencine aşağılık, çiftçisine terörist demek bir Cumhurbaşkanına hiç yakışmıyor. Çünkü bu devletin başına laubalilik değil, küfür değil ciddiyet yakışıyor. Çünkü bu aziz millet zorbalığı değil, şefkati hak ediyor. Çünkü Türkiye süfli bir zihniyetle değil, asaletle yönetilmeyi hak ediyor!’’ diye konuştu.

 

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; hak ve hürriyetlerimize pranga vurmak amacıyla dezenformasyonu bahane edip, istibdadı getiren Sosyal Medya Yasası’na ilişkin; ‘’Her türlü yasakla elinizden geleni ardınıza koymayın. Biz sizi çok iyi biliyoruz. Türk Devleti’nin gücünü kötüye kullanarak; millete dindarlık, demokratlık ve milliyetçilik nutukları atan bezirgânların esas hesabının kendi banka hesaplarına yeni sıfırlar eklemek olduğunu biz çok iyi biliyoruz. Cumhuriyetimizin; Türk milletinin egemenliğini, hakkını, hukukunu, vicdanını ve hürriyetini korumayı esas alan kerim devlet anlayışından nasibini bir türlü alamayan Ak Parti iktidarının; korkuyla, baskıyla, yasaklarla ve cezalarla hüküm kurmaya çalışarak artık son kalesine sığındığını biz çok iyi biliyoruz. Vatandaşına her daim şefkat eli uzatan koskoca Türk Devleti’ni; ucube bir sistem getirip kuruluş değerlerinden koparmaya; vatandaşa korku, yandaşa güven verme aparatı olarak kullanmaya, kendi siyasi çıkarları için bir baskı aygıtı hâline getirmeye çalışanların esasında totaliter bir parti devleti kurma arzusunu biz çok ama çok iyi biliyoruz. Şimdiden söyleyeyim; çok beklersiniz. Umutları öldürdünüz, adaleti öldürdünüz, vicdanı öldürdünüz. Ama hakikati öldüremeyeceksiniz! Uğruna canla, başla, kanla mücadele verdiğimiz haklarımızı öldüremeyeceksiniz. Hürriyetimizi öldüremeyeceksiniz. Devletimizin kerim anlayışını öldüremeyeceksiniz.’’ diye konuştu.