Grup Konuşmaları
İYİ Parti olarak millete tepeden bakan bu kibirli siyaseti reddediyoruz!
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, 24 Ocak Çarşamba günü TBMM grup toplantımızda;
İsveç’in NATO’ya katılım protokolüne; ''Hayır'' oyu vererek dimdik duran parti grubumuza,
İstatistik kurumu değil, meteoroloji enstitüsü gibi davranan TÜİK'e,
Maaşları yine asgari ücretin altında kalan emeklilerimize dair görüşlerimizi paylaştı.
İYİ Parti olarak hiçbir kayıkçı kavgasında taraf olmayacağımızı bir kez daha hatırlattı.
İYİ Belediyecilikle birlikte; belediyelerde hırsızlığın, yolsuzluğun, rantçılığın biteceğini vizyonumuz ve projelerimizle anlattı.
Aynı zamanda illerimizi, ilçelerimizi ve beldelerimizi İYİ Belediyecilik anlayışımızla tanıştırmak için;
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayımızı Buğra Kavuncu, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkan Adayımızı Turhan Çömez, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkan Adayımızı Selçuk Kılıçaslan, Ankara Sincan Belediye Başkan Adayımızı Fatih Koca, Adana Feke Belediye Başkan Adayımızı Yaşar Soylu, Adana Saimbeyli Belediye Başkan Adayımızı Mustafa Akdoğan, Adana İmamoğlu Belediye Başkan Adayımızı Mehmet Sert, Adana Pozantı Belediye Başkan Adayımızı Adem Aydın, Afyonkarahisar Belediye Başkan Adayımızı Alper Yağcı, Afyonkarahisar İhsaniye Gazlıgöl Belediye Başkan Adayımızı Murat Yıldırım Afyonkarahisar Bolvadin Belediye Başkan Adayımızı İkbal Nedret Özbek, Amasya Belediye Başkan Adayımızı Erhan Ciger, Amasya Göynücek Belediye Başkan Adayımızı Süleyman Genç, Amasya Merzifon Belediye Başkan Adayımızı Eriş Gül, Amasya Gümüşhacıköy Belediye Başkan Adayımızı Bilgen Kömüş, Amasya Suluova Belediye Başkan Adayımızı Feridun Kartallı, Artvin Kemalpaşa Belediye Başkan Adayımızı Fatih Altunkaya, Çanakkale Çan Belediye Başkan Adayımızı Mustafa Kılıç, Çanakkale Yenice Belediye Başkan Adayımızı Ali Osman İçen, Çanakkale Eceabat Belediye Başkan Adayımızı Fercan Kodak, Çanakkale Yenice Kalkım Belediye Başkan Adayımızı Ahmet Şentürk, Çanakkale Ezine Geyikli Belediye Başkan Adayımızı Ercan Yılmaz, Çanakkale Kepez Belediye Başkan Adayımızı Didem Güner, Çanakkale Biga Karabiga Belediye Başkan Adayımızı Şerif Tunçel, Isparta Yalvaç Belediye Başkan Adayımızı Mustafa Kodal, Kahramanmaraş Göksun Belediye Başkan Adayımızı Metin Değirmenci, Kahramanmaraş Çağlayancerit Belediye Başkan Adayımızı Av. Yemliha Göktaş, Kahramanmaraş Afşin Belediye Başkan Adayımızı Mehmet Ali Taşkale, Karaman Belediye Başkan Adayımızı Nihal Tümene, Karaman Ermenek Güneyyurt Belediye Başkan Adayımızı Celil Yağız, Kırşehir Mucur Belediye Başkan Adayımızı Işık Şimşek, Kırşehir Çiçekdağı Belediye Başkan Adayımızı Erhan Şahin, Kırşehir Çiçekdağı Köseli Belediye Başkan Adayımızı Sabri Eraslan, Kırşehir Kaman Kurancılı Belediye Başkan Adayımızı Cafer Atasoy, Kocaeli Darıca Belediye Başkan Adayımızı Özhan Aşkın Öztürk, Manisa Akhisar Belediye Başkan Adayımızı Hüseyin Ali Doğan, Muğla Milas Belediye Başkan Adayımızı Mehmet Çayırlı, Sakarya Ferizli Belediye Başkan Adayımızı Mehmet Ata, Sakarya Hendek Belediye Başkan Adayımızı Fatih Bayındır, Sakarya Erenler Belediye Başkan Adayımızı Oğuz Savtekin, Tokat Belediye Başkan Adayımızı Şeref Menteşe, Tokat Erbaa Belediye Başkan Adayımızı Melike Tepecik, Tokat Niksar Belediye Başkan Adayımızı Şafak Gümen, Tokat Zile Belediye Başkan Adayımızı Orhan Senemoğlu, Tokat Pazar Belediye Başkan Adayımızı Tuba Aloğlu olarak ilan etti.
Konuşmasına 2018 yılında meydana gelen ve 25 kişinin hayatını kaybettiği Çorlu Tren Faciasını anarak başlayan Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener kazayla ilgili bugün gerçekleşecek olan karar duruşması için; “Nasıl bir karar verileceğini bilmiyoruz ama umarım ülkemizde yaşayan her bir bireyin, milletimizin her bir ferdinin; hukuka olan güvenini, adalete olan güvenini yıkmayan, vicdanları karartmayan; buna karşılık vicdanlara ‘işte hukuk budur’ dedirten bir karar çıkar. Allah özellikle orada hayatını kaybeden insanlarımızın, vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin yakınlarına sabır nasip etsin. Allah böyle acılarla hiçbir anneyi, babayı, hiçbir eşi, hiçbir kardeşi imtihan etmesin.” ifadelerini kullandı.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oylanan İsveç’in NATO’ya katılım protokolüne CHP’nin Cumhur İttifakı partileriyle birlikte “evet” oyu verdiğini hatırlatarak; “İsveç’in NATO’ya katılım protokolü İYİ Partimizin ‘hayır’ oyuna rağmen Cumhur İttifakı ve CHP oylarıyla maalesef kabul edildi. Ve böylece millî güvenliğimiz için talep ettiğimiz hususlar henüz yerine getirilmemiş muhataplarımız tarafından kabul edilebilir adımlar henüz atılmamış olduğu hâlde; ülkemizin elindeki çok önemli bir koz âdeta bir muammayla elimizden uçup gitmiş oldu. Biz İYİ Parti olarak bu konuda daha en başından beri ne söylediysek milletimize ne söz verdiysek onun savunucusu olduk. Hem Dışişleri Komisyonu’nda hem de Genel Kurul’da Türk milletinin çıkarları için tutarlı ve akılcı bir yöntemin işletilmesi için uğraştık. Çünkü NATO’nun genişleme sürecini ülkemizin güvenlik mimarisi bakımından önemli bulsak da Türkiye’nin çıkarları onuru ve saygınlığı bizim için her şeyden önemliydi. Ancak öyle bir oylama yaşadık ki âdeta bir turnusol kâğıdı niteliğindeydi…” dedi.
22 Aralık tarihinde 12 Türk askerinin şehit düştüğü saldırının ardından İYİ Parti’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getirdiği ortak tezkereyi “Ak Parti’yle aynı bildiriye imza atmayacağız.” diyerek imzalamayan CHP’nin, dün TBMM’de İsveç’in NATO’ya katılımına yönelik protokolün oylanmasında Ak Parti ile birlikte ‘evet’ oyu kullanmasını hatırlatan Genel Başkanımız, protokole ‘hayır’ oyu veren İYİ Parti Meclis Grubuna teşekkür ederek; “Bir tarafta madde madde şartlar açıklayıp bol keseden atanların; içerde efelenip, dışarda sus pus olanların daha önce nicesine şahit olduğumuz tornistanlarını izledik. Diğer taraftaysa ‘İktidar ile hizalanmayacağız.’ diyenlerin; ‘Ak Parti’yle aynı bildiriye imza atmayız.’ diyenlerin iktidarla birlikte aynı vahim yanlışa şaşırtıcı bir uyum içerisinde el kaldırışlarına şahit olduk. Peki şaşırdık mı? Elbette şaşırmadık. İsveç meselesinde bu tavrı ortaya koyanlar tıpkı Rahip Bronson rezaletinde ve Kaşıkçı davasında olduğu gibi bir kıskaç siyasetini yine milletimize dayatmış oldular. Terörle mücadele tezkeresini sakıncalı bulup ‘hayır’ diyenler de teröre alan açanları NATO’da müttefikimiz yapmakta en küçük sakınca görmediler… Ancak kimse merak etmesin. İYİ Parti grubu olarak dün milletimize bir kez daha gösterdik ki; ülkesinin çıkarlarını onurunu ve saygınlığını her şeyin üzerinde görüp her türlü dayatmaya, her türlü baskıya rağmen dimdik duran İYİ Parti var.” şeklinde konuştu.
Türkiye’de uzun süredir vatandaşların gerçek gündeminin konuşulmadığını vurgulayan Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, toplumu kamplara ayıran bir anlayışın siyaseti esir aldığını ifade ederek; “Biliyorsunuz, hep söylerim: ‘Gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkmak gibi çok güzel bir huyu vardır…’ Nitekim bunun yeni bir örneğine de birkaç gün önce milletimize yıllardır utanmadan yalan söyleyen TÜİK’in basına yansıyan itiraf niteliğindeki fevkalade çarpıcı bir tespitiyle şahit olduk. Neymiş? Vatandaş açıklanan enflasyonun 2 katını hissediyormuş. Yani TÜİK’in yüzde 64,7 olarak açıkladığı 2023 yılı tüketici enflasyonu yine TÜİK’in yaptığı hesaplamalara göre vatandaşlarımızca yüzde 129,4 olarak ‘hissediliyormuş’. Güler misin, ağlar mısın? İstatistik kurumu değil, meteoroloji enstitüsü mübarek. Üstelik aradaki farkın sebebi de böyle ciddiyetsiz bir tespitten beklenenin aksine balkanlardan gelen yüksek enflasyon dalgası veya döviz kurlarındaki yüksek nem oranı değil tüketim alışkanlıkları ve harcama kalıplarıymış. Ya, görüyor musunuz? Yani sorun TÜİK’te değil 85 milyon olarak bizzat bizlerdeymiş. Sorun TÜİK’in uydurma rakamlarında değil bizim tüketim alışkanlıklarımızdaymış. Sorun iktidarın yanlış ekonomi politikalarında değil bizim harcama kalıplarımızdaymış. İşte size Türkiye’nin en önemli kurumlarından birinin Ak Parti iktidarında düşürüldüğü ibretlik durum.” dedi.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, TÜİK’in enflasyonu %64,7 olarak belirledikten sonra vatandaşların açıklanan enflasyonun 2 katını hissettiğini açıklamasını gündeme aldığı konuşmasında iktidara seslenerek maaş zamlarının güncellenmesi gerektiğini şu sözlerle vurguladı; “Yahu insana sormazlar mı; madem milletin hissettiği enflasyonu açıklamıyorsun o zaman kimin enflasyonunu açıklıyorsun? Madem verilerini milletin alışkanlıklarına göre belirlemiyorsun o zaman kimin alışkanlıklarına göre belirliyorsun? Madem Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin resmî bir kurumu olarak hesabını Türk milletine göre yapmıyorsun o zaman kime göre yapıyorsun? Allah aşkına siz bu milletle dalga mı geçiyorsunuz? Kardeşim insanlarımız demir mi yiyor? Çimento, tuğla mı yiyor? Et, süt, yumurta yiyor. Ekmek yiyor, peynir yiyor, sebze yiyor. Tutup da; ‘Milletin tüketim alışkanlıkları yanlış.’ demek millete ‘Ekmek bulamazsan git tuğla ye.’ demekle aynı şeydir. Bir büyük ciddiyetsizliktir, bir büyük saygısızlıktır. Buradan iktidara sesleniyorum: hiç suçu vatandaşa atıp işin içinden sıyrılmaya kalkmayın. Makyajlı rakamlarınızı da milletin çarşı pazarına bağlamayın. TÜİK çıkmış, bir itirafta bulunmuş. Milletin hissettiği enflasyonun, resmî verinin 2 katı olduğunu söylemiş. Yani enflasyonun yüzde 64,7 değil, yüzde 129,4 olarak vatandaşa yansıdığını açıklamış. O zaman size düşen maaş zamlarını bir an önce güncellemektir. Madem zamları enflasyona göre yaptınız, o zaman buyurun size milletin altında ezildiği gerçek enflasyon: yüzde 129,4. Madem; ‘Milletimizi enflasyona ezdirmedik.’ diye ortalıkta geziyorsunuz; o zaman buyurun size milletin hissettiği gerçek enflasyon. Üstelik biz söylemiyoruz, TÜİK söylüyor. Haydi bakalım, hodri meydan!”
2021 yılından beri Türkiye’yi gezerek vatandaşlarla bir araya gelen Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener emekli maaşının nasıl asgari ücretin altında belirlenebildiğini sorusunu yönelterek; “Tam 3 yıldır; ‘Emekli maaşlarını asgari ücretle eşitleyin.’ çağrısını yapıyoruz. Ama bu 3 yılın sonunda bırakın iktidar tarafından bir adım atılmasını emeklilerimiz için her geçen gün daha da kötüleşen bir tabloyla karşı karşıyayız. 2002 yılında en düşük emekli maaşı asgari ücretin 1.3 katıyken bugün yüzde 60'ına düştü. 10 yıl önce asgari ücret 850 lirayken en düşük emekli maaşı 1050 liraydı. Bugün ise asgari ücret 17 bin liraya çıktı ama en düşük emekli maaşı 10 bin lirada kaldı. Daha 10 yıl önce asgari ücretin yüzde 24 üzerinde maaş alan emeklilerimiz bugün asgari ücretlinin neredeyse yarısı kadar maaş alıyor. Memlekette açlık sınırı 14 bin 431 lirayı bulmuş yoksulluk sınırı 47 bin 9 lira olmuş; iktidar ise en düşük emekli maaşını 10 bin lira yapmakla övünüyor. Gerçekten ibretlik…” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “2024 yılı emeklilerin yılı olacak.” sözlerine yönelik “herkesin çevresindekiler gibi sefa sürdüğünü zannediyor” ifadelerini kullanan Akşener; “Sayın Erdoğan emeklilerimizin üzerindeki ağır yükü derhâl kaldırın. En düşük emekli maaşını bir an önce asgari ücret seviyesine çıkartın. En düşük emekli maaşında yapılan artışlardan tüm emeklilerimizin faydalanmasını sağlayın. Kök maaş işinden derhâl vazgeçin. Yüksek ücret üzerinden ve yüksek günle prim ödeyenleri daha fazla cezalandırmayın. Şunu unutmayın ki; emeklilerimiz sadece kendi hayatlarından değil, evlatlarının hayatlarından da sorumlu. Çocuk okutuyorlar, oğullarını-kızlarını evlendiriyorlar. Torunlarının geleceğine destek olmaya çalışıyorlar. Sırtlarındaki yük ortada. Emeklilerimizi açlık sınırına bile denk gelmeyen maaşlar ile yokluğa ve çaresizliğe mahkûm edemezsiniz! Yandaşınız üç kuruş zarar etti diye dünyaları yerinden oynatırken; milletimizi geçim sıkıntısıyla, borçlarla bir başına bırakamazsınız! Eşinizi, dostunuzu, akrabanızı ihya ederken; bu memleket için çalışan, çabalayan, ter dökenleri daha fazla görmezden gelemezsiniz! Çünkü devlet yönetmek gerçekleri görmeyi gerektirir. Nitekim tarih, kendini saraya kapatanların sebep olduğu nice felaketlerle doludur. Vatandaşınızı duymuyorsanız; oralarda oturmanızın da anlamı yoktur. Vatandaşınızı umursamıyorsanız; o makamlarda tek bir dakika geçirmeye bile hakkınız yoktur. Vatandaşınızın kanayan yarasını saramıyorsanız; bu milletin de sizi daha fazla iktidarda tutmasına lüzum yoktur.” dedi.
İYİ Parti’mizin yerel seçimlere yönelik vaatlerini açıklayarak konuşmasını sürdüren Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, yerelden başlayarak ekonomiyi iyileştirme hedefleri ile birlikte Kent İnovasyon ve Girişimcilik Merkezleri ve Tarım Kent Modeli projelerini tanıttı. İYİ Parti’nin rakiplerinin şehirlere ihanet edenler değil dünyanın gelişmiş şehirleri olacağını vurgulayarak; “İYİ Belediyecilikle birlikte belediyelerde hırsızlık, yolsuzluk, rantçılık devri son bulacak! Onun yerine; tarımda, sanayide, kalkınmada İYİ Belediyecilik modeli konuşulacak. Eğitimde, sağlıkta İYİ Belediyecilik modeli konuşulacak. Şehircilikte, ulaşımda İYİ Belediyecilik modeli konuşulacak. Teknolojik dönüşümde, engelsiz erişimde İYİ Belediyecilik modeli konuşulacak. İYİ Belediyecilik’le birlikte milletimizin sonuna kadar hak ettiği mutlu, huzurlu ve yaşanabilir şehirler konuşulacak! Hazır olun, 1 Nisan’dan sonra artık İYİ Parti iktidarının ayak sesleri konuşulacak!” sözleriyle konuşmasını sürdürdü.
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Buğra Kavuncu’nun İYİ Parti’ye katılma sürecini anlatarak konuşmasına devam eden Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, Buğra Kavuncu’yu İYİ Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak şu sözlerle açıkladı: “O zaman bana demişti ki; ‘benim bonservisim sizde.’ Ben bonservisini bana verenleri zorlu yerlere asla göndermem, orada yer değiştirmiş oluyoruz. Ama İstanbul’la ilgili ha bire bir şeyler üretiliyor, öyle oluyor, böyle oluyor. Buğra Kavuncu bana geldi dedi ki; ‘Genel Başkanım, ben İstanbul’u istiyorum. Almak için istiyorum, başarmak için istiyorum. Orayı yönetmek için istiyorum. Elbette İstanbul’da lansman yapacağız o başka bir şey ama bunu anlatmak istedim. Bir mecburiyet, bir kişi bulamamak, herhangi bir aday yokluğundan ziyade; Buğra Kavuncu geldi; ‘Ben orada il başkanlığı yaptım, şimdi de teşkilat başkanıyım. Bana düşer.’ dedi ve sonuç itibariyle ‘Ben adayım, ben istiyorum.’ dedi. Ben de ‘peki’ dedim. Dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Buğra Kavuncu!”
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; “Aynı şey Balıkesir için geçerli. Turhan Çömez kardeşim de aynını yaptı. Ben Ayyüce’den sonra, Ümit Özlale’den sonra ve Selçuk Türkoğlu’ndan sonra milletvekillerimizi şehirlerde aday yapmayı istemiyordum. Gerçekten istemiyordum ama Buğra Kavuncu’yu özellikle anlattım. ‘Ben yeni katıldım buraya aday olmam ayıp olur mu?’ diyen bir Turhan Çömez ile karşılaştım. Şu anda 5 milletvekilinden oluyoruz… Alacağına inanan, belediye başkanlığı görevini de layıkıyla sürdüreceğine bizim inandığımız bir arkadaşımız. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığını kendi talep etti. Sincan'da da Fatih Koca’ya ben talimat verdim. Çünkü bana dedi ki; ‘Şırnak'a de Şırnak’a giderim, Hakkâri de Hakkâri’ye giderim.’ Dedim ki; ‘Sincan’ı alıyorsun.’ Fatih Koca da Sincan Belediye Başkan Adayımız. İYİ Belediyeciliği herkese göstereceğiz inşallah!” sözleriyle Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkan Adayımızı Turhan Çömez, Ankara Sincan Belediye Başkan Adayımızı Fatih Koca olarak açıkladı.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün millet tanımını hatırlatarak sözlerine devam etti; “Aziz milletim; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüz der ki; ‘Zengin hatıra mirasına sahip bulunan; beraber yaşamak konusunda ortak arzu ve olurda samimi olan, sahip olunan mirasın korunmasında beraber devam hususunda iradeleri ortak olan insanların meydana getirdiği cemiyete millet adı verilir.’ Bu sözün arkasında Cumhuriyetimizi 100 yıllık zulüm olarak görenlerin, kurucu değerlerimize alerji duyanların ve bölücü ajandalarını demokrasi hamasetiyle örtmeye çalışanların söylediklerinin aksine ne ayrımcılık ne ırkçılık ne de kutuplaştırma vardır. Bu sözün arkasında ortak vicdanımız, ortak değerlerimiz, ortak hatıralarımız vardır. Bu sözün arkasında acıda ve sevinçte ortaklık, birlik ve dayanışma ruhu vardır. İşte bu yüzden istiklal mücadelemiz aslında bir millî doğuşun, bir millî benliğin idrakının ve bir millet olarak ayağa kalkışımızın hikâyesidir. Ancak ne yazık ki; ‘Milliyetimizden gaflet edişin acısını çok gördük. Kabahatimiz kendimizi unutmamızmış…’ sözleriyle millî muhasebemize ışık tutan Atatürk’ümüzü bugünlerde çok daha iyi anlıyoruz. Çünkü maalesef bugün yine tam olarak aynı kabahatin eşiğindeyiz: Birileri yine kim olduğumuzu unutalım istiyor. Birileri yine yan yana omuz omuza durmayalım istiyor. Birileri yine ortak duygularımızda buluşmayalım istiyor.”
6 Şubat Depremlerinde bile yaşanan acının siyasi çıkarcıları durdurmadığını söyleyen Genel Başkanımız, millet olarak acılarımızı ortak yaşayamadığımızı vurguladı.
Sözlerinin devamında Diyarbakır Kulp’ta bir cami imamının hutbede şehitler için dua edilen kısmı okumaması üzerine Kaymakam’la yaşadığı tartışmanın şehitlerimize yönelik büyük bir ayıp olduğuna dikkat çeken Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; “Daha geçtiğimiz ay tam 21 şehit verdik. Evlere, ocaklara ateş düştü. Evlatlarımızı kaybettik. Ama onda bile durmadılar, durulmadılar. Bir cami imamının hutbede şehitlerimizle ilgili bölümü okumaması rezaleti üzerinden yine bir kavga çıktı. Üstelik o kadar vahim bir kavga ki… Bir yanda imam kendisine baskı yapıldığını söylüyor. Diğer yanda ise imama görevini hatırlatan kaymakamla ilgili türlü iddialar havada uçuşuyor. Kaymakamın bıyığının şekli bile şehitlerimizin aziz hatırasına yapılan saygısızlığın önüne geçiyor. Allah aşkına böyle bir rezalet olabilir mi? Bu devletin imamına kim neden ve nasıl baskı yapıyor? Hayırdır? Türkiye’de bölgelere göre çok hukuklu bir düzene mi geçtik? Yerine göre, camisine göre, baskısına göre farklı hutbeler okutmaya mı başladık? Devleti yönetenler bunları neden açığa çıkarmıyor? Diyanet neden sessiz kalıyor? Üstelik bu sorular öylece ortalıkta dururken şehitlerimize yapılan bu büyük ayıp; ‘İmam mı haklı, yoksa kaymakam mı haklı?” tartışmasının gürültüsünde sümen altı ediliyor. Ve böyle büyük bir basiretsizliğin hüküm sürdüğü bir tabloda da millet olarak acımızı bile yaşayamıyoruz, yaşatmıyorlar!” ifadelerini kullandı.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, Türkiye’nin belkemiğinin Türk milliyetçiliği olduğunu söylediği konuşmasında; “Kendini vatansever sayanlar da, bu vatanın karşısında bölünmenin yanında olanlar da asıl önemli olan bu konuyu sümen altı ettiler. Ama tekrar soruyorum o kadar önemli ki biz çok hukuklu bir sisteme mi geçtik kardeşim? Talimat gelmiş Türkiye’nin her bir camisinde okunması gereken tek tip bir hutbe var. Niçin kulağınızın üstüne yatıyorsunuz? Bir kelimelik kendinize pay çıkarabilmek, alkış alabilmek için. Sosyal medya maymunu olanlar… Ne için her bir harekete tuzla koşuyorsunuz, her hıyarlığa tuzla koşuyorsunuz? Türkiye'nin belkemiği, çekiç taşı milliyetçiliktir, Türk milliyetçiliğidir! Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Odaklanılan yerlere bakın. Siz bunu göremezseniz, sizler bunu göremezseniz, bu konuda yazan çizenler bunu göremezse; atı alan Üsküdar’ı geçer… Ama iyi ki İYİ Parti’yi kurmuşuz. İyi ki biz varız.” şeklinde konuştu.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; “Kendimi işgal edilmiş İstanbul’daki kafası karışık insanların arasında hissediyorum. Bir kısmı işgal güçleriyle sıkışan, bir kısmıysa canını ortaya koyarak malını, mülkünü, imkânını koyup Ankara’ya, Anadolu'ya silah kaçırmaya gayret eden insanların bulunduğu İstanbul… Eğer onlar olmasaydı bugün burası olmazdı. Eğer herkes meşhur olma hevesine kapılmış olsaydı İngilizlerle, Fransızlarla davetler verip, dans ediyor olsalardı bugün burada bu kürsüden ben konuşamazdım, siz burada oturamazdınız. Fedakârlıklar üzerine kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Tekrar söylüyorum bu iradeyi gösterenlere bu tartışma yapılan en büyük hakarettir, en büyük ihanettir.” şeklinde konuştu.
Karşılıklı meydan okumalarla millet olma iradesinin her geçen gün zarar gördüğünü vurgulayan Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; “Geçtiğimiz yıl Filenin Sultanları dünya şampiyonu oldu. Normal şartlar altında bu başarının Türk milletinin 85 milyon her bir ferdi için büyük bir gurur, büyük bir mutluluk, büyük bir sevinç olması gerekirdi değil mi? Ama ne oldu? Türk kadınının gösterdiği büyük başarı yerine, formasının boyunu konuşanlar oldu. Türk kadınının başarısından intikam üretenler oldu. Bir millî başarı, millet olarak ortak bir sevinç konusu olmak yerine; toplumun bir kesiminin bir diğerine meydan okuma alanına dönüştü. Yine benzer şekilde TOGG’umuz, İHA’larımız, SİHA’larımız; aslında hepimizin ortak gururu, hepimizin ortak sevinci olmalıydı. Ama burada bile ayrıştırıldık. Bu sefer de atılan yerli teknoloji adımları, toplumun bir kesiminin bir diğerine meydan okuma alanına dönüştü. İşte bu karşılıklı meydan okumalarla; ortak sevinçlerimiz, ortak acılarımız, ortak değerlerimiz; her geçen gün daha da tahrip ediliyor. Bir tarafta iktidarı destekleyen, diğer tarafta da muhalefeti destekleyen sözde düşünürlerin, kanaat önderlerinin, siyasi elitlerin kayıkçı kavgalarıyla birbirini besleyip büyüttüğü sonunda da milletimizin kaybettiği bu kutuplaşma ayrışma ve kavga ortamı, millet olma irademize de maalesef her geçen gün zarar veriyor.” ifadelerini kullandı.
19 Ocak gecesi Alper Gezeravcı’nın uzaya çıkan ilk Türk astronot olmasının her Türk’ün mutlu olacağı bir gelişme olması gerekirken bu konu üzerinde bile ayrışmalar yaşandığına dikkat çekerek; “Bu konuda bile utanmazca ayrıştırıldık. İlk başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni iktidardan ibaret görenlerle onları küçümseyenler arasında bir garip tartışma başladı. Sonrasında ise astronotumuzun Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü anarak; ‘İstikbal göklerdedir!’ demesi üzerinden bu sefer de tersine bir meydan okuma alanı oluşturuldu. Atatürk’ümüze düşman olanlarla, kendi tapulu mülkü zannedenlerin bol gürültülü horoz dövüşünün ortasında millet olarak yine bir sevincimizde, bir gururumuzda ortaklaşamadık. Oysa bir yandan gururlanırken, bir yandan da tartışılması gereken şeyler yok muydu? Elbette vardı. Ama tartışmamız gereken şey Atatürk değildi. Tartışmamız gereken şey Astronotumuzun siyasi tercihleri değildi. Tartışmamız gereken şey, milletimize verilen sözlerdi.” sözleriyle konuşmasını sürdürdü.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener konuşmasının devamında; “Hatırlayın, daha 2021 yılında Sayın Erdoğan bir söz vermişti. Demişti ki; ‘İlk aşamada 2023 yılı sonunda yakın dünya yörüngesinde ateşleyeceğimiz kendi millî ve özgün, hibrit roketimizle aya ulaşarak sert iniş gerçekleştireceğiz.’ 2023 bitti ama aya sert iniş yapılamadı. Asıl sorgulanması, asıl tartışılması gereken işte buydu. Yıl oldu 2024. Ama biz bir başka ülkenin ticari bir şirketi aracılıyla bir vatandaşımızı uzaya gönderebildik. İşte bizim asıl tartışmamız gereken bunu kendi imkân ve kabiliyetlerimizle, kendi teknolojimizle neden hâlâ yapamadığımızdı! Bizim asıl tartışmamız gereken; küresel rekabetin en önemli merkezlerinden birinde olup da uluslararası rekabet gücümüzü neden hâlâ artıramadığımızdı. Ve her şeyden önce bizim asıl tartışmamız gereken şey tüm bunları yapabilecek güçte bir ekonomiye neden hâlâ sahip olamadığımızdı.” ifadelerini kullandı.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, İYİ Parti’nin milliyetçilik anlayışının Türk milletini, dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli ve asil bir üyesi olarak daima yüceltmek olduğunu vurgulayarak; “Milletçe bizi oyalayıp; tüm bunları sormayalım sorgulamayalım, talep etmeyelim diye konuları bağlamından çıkartıp; önümüze suni tartışma konuları, yeni ayrışma alanları, yeni yün yumakları atanlara karşı İYİ Parti olarak bizim görevimiz millî bilincimize yönelen bu tehlikeye ayna tutmaktır! Siyasi rant uğruna Türk milletinin birliğine kasteden bu tehdide kafa tutmaktır! Doğruya doğru eğriye eğri diyerek bu kayıkçı kavgasının tarafı olmamaktır! Çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzden aldığımız ilhamla bizim milliyetçilik anlayışımız milletin tüm fertlerini kederde, kıvançta, tasada ortak kılmaktır! Millî şuur ve ülküler etrafında bölünmez bütünlüğümüzü savunmaktır! Türk milletini, dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli ve asil bir üyesi olarak daima yüceltmektir! İşte İYİ Parti’nin açtığı yeni yol budur! Bu yol cesaretin yoludur! Bu yol medeniyetin yoludur! Bu yol dinlenmeden yürüyenlerin yoludur! Bu yol Atatürk’ün gösterdiği yoldur!” ifadelerini kullandı.
Türk siyasetinde kutuplaşmayla güçlenen ve farklı görünseler de aynı amaca hizmet eden iki taraf olduğuna dikkat çeken Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, bu iki tarafın karşılıklı olarak birbirlerini var ederek Türk milletini siyasetsizliğe mahkûm ettiklerini şu sözlerle ifade etti; “Bugün Türk siyasetinde milletin sinir uçlarıyla oynamaktan beslenen iki anlayış var. Kutuplaşmayla, kavgayla, ayrışmayla güçlenen iki zihniyet var. Birbirinden farklı görünen ama esasında birbirinin aynadaki sureti olan ve aynı amaca hizmet eden iki taraf var. İkisinin de amacı, kendi koltuklarını korumak. İkisinin de amacı, dayatmadan siyasi rant devşirmek. İkisinin de amacı, milletimizi kendilerine mecbur bırakıp iktidar alanlarını ilelebet sürdürmek. Bu kirli madalyonun iki yüzünün de milletimize sunduğu tek bir vaat var: o da diğer tarafın kazanmaması. Yani bir tarafı denklemden çektiğiniz anda bu iki anlayışın da milletimize sunacak hiçbir şeyi kalmıyor. Onun için de karşılıklı olarak birbirlerini var ettikleri bu kısır döngüde milletimizi siyasetsizliğe mahkûm ediyorlar. Ortada Türkiye için bir vizyon bir proje bir iddia yok! Sadece ‘Ben gelmezsem o gelir.’ diyerek korku salıp kendini milletimize dayatmak var! Ortada memleket için bir fikir, bir amaç, bir hedef yok! Her fikri, her ideolojiyi, her hedefi kendi çıkarına göre eğip bükmek; sonra da kullanıp atmak var! Nitekim ortada millet iradesine duyulan saygı da yok! Sadece kendilerini destekleyenlere övgü, desteklemeyenlere ise bolca hakaret, aşağılama ve küçümseme var!”
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener vatandaşlara “artık mecbur değilsin!” diyerek seslendiği konuşmasında; “İşte biz İYİ Parti olarak millete tepeden bakan bu kibirli siyaseti reddediyoruz! Memlekete hiçbir faydası olmayan bu çıkarcı siyaseti reddediyoruz! Milletimizin iradesini ipotek altına alan bu mecburiyet siyasetini reddediyoruz! Bu sebeple buradan milletimizin her bir ferdine tek tek seslenmek istiyorum. Her bir vatandaşımıza bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Ey Türk Milleti’nin asil evladı! Seni anlamayana, görmeyene, bilmeyene artık mecbur değilsin! Hayat tarzın üzerinden yargılayana artık mecbur değilsin! Yani artık; hain diyene de, cahil diyene de mecbur değilsin!” ifadelerini kullandı.
Seçmenlerin içine sinmeden oy kullanmak zorunda olmadığına dikkat çekerek konuşmasını sürdüren Akşener, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde pkk terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan lehine konuşmalar gerçekleştirenlere de atıf yaparak; “Sandıktaki keklik olmaya, cepteki seçmen kalmaya, içine sinmeden oy kullanmaya; artık mecbur değilsin! Şeyh Sait övenlere, katile selam duranlara, demokrasi diye Türksüz Türkiye pazarlayanlara artık mecbur değilsin! Yani artık; cumhuriyete savaş açana da, teröre alan açana da mecbur değilsin!” dedi.
Genel Başkanımız konuşmasını; “Sözde kanaat önderlerini, kullanışlı trolleri, bordrolu ekran yorumcularını dinlemeye artık mecbur değilsin! Senin vergilerinle linçi, iftirayı, yalanı besleyenlere artık mecbur değilsin! Yani artık yandaş medyaya da, yoldaş medyaya da mecbur değilsin!” sözleriyle sürdürdü.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener konuşmasının devamında; “Sesini duymayana, göreve çağırdığında gelmeyene, görevini yapamadığında bile gitmeyene artık mecbur değilsin! Senin derdine değil şahsi hırsların peşine dökülen timsah gözyaşlarına artık mecbur değilsin! Yani artık tek adam baskısına da, eş başkan kavgasına da mecbur değilsin!” şeklinde konuştu.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener konuşmasını; “Çünkü bu salonda tüm bu mecburiyet prangalarını kırıp atanlar var! Bu salonda milletimize yönelen tüm dayatmalara meydan okuyanlar var! Bu salonda Türk siyasetinde yepyeni bir yolun mümkün olduğunu gösterenler var! Bu salonda Türkiye’nin demokratik millî yükselişine yürüyen kadrolar var! Bu salonda güçlü, hür ve müstakil İYİ Parti var!” sözleriyle tamamladı.