Manisa’dayız…

GERİ DÖN

İl Programları

Manisa’dayız…

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener; Manisa’nın Salihli, Gölmarmara ve Soma ilçelerini ziyaret ederek vatandaşlarımızla dertleşti.

Esnaf ziyaretine Manisa’nın Salihli ilçesinde başlayan Genel Başkanımızın yanına gelip derdini anlatan 15 yaşındaki gençler; ‘’Traktörlerimize mazot alamıyoruz. Çok zor durumdayız. Gelecek kaygısı çekiyoruz. Meral abla biz test kitapları alamıyoruz. Başkanım 15 yaşındayım, sanayide çalışıyorum. Bugün sizin yanınıza gelmek için izin aldım. Biz atanamamaktan korkuyoruz. Lütfen bize yardım edin.’’ derken bir başka çocuk; ‘’Ben 14 yaşındayım. Ülkenin durumu beni çok bozuyor. Lütfen yardım edin. Ben bu sene LGS’ye girdim ve ben hiç test çözemeden girdim LGS’ye. Yani atanamamaktan çok korkuyoruz. Üniversite okuyamamaktan çok korkuyorum ben.’’ diyerek dertlerini anlattı.

Hayvancılıkla ve tarımla uğraşan bir vatandaşımız ise; “7 tane ineğimi kestirdim. Yem alamadım yem… 30 lira mazot, ne yapacağız biz? Öldük artık. Kurtar bizi Meral Abla, kurtar!” sözleriyle isyan etti.

Salihli’de vatandaşlarımıza seslenen Genel Başkanımız; ‘’Siz 5 maaş, 10 maaş, 11 maaş veredurun. Buradaki insanların evlatları, buradaki gençler, buradaki yaşlılar, buradaki çiftçiler… Bak gencecik bir kardeşim ağlayarak dedi ki; ’7 ineğimi, memesinden süt damlayan ineğimi kesime götürdüm.’ Ağlayarak söyledi, ağlayarak. Şimdi bu ne demek biliyor musunuz? Bu bir vebaldir be, bu bir vebaldir. Siz o 7 ineğin sütünün satılmasını, bu genç kardeşimin geçimini o ineklerin sütüyle sağlamasını yapmak zorundasınız. Bu sizin göreviniz. Devlet demek, o devleti yönetmek demek; açını doyurmak, çıplağını giydirmek demek. Saraylarda yan gelip yatmak demek değil. Bunlar kul hakkıdır. Az kaldı. Birlikte el ele verip bu harami düzeni birlikte yıkacağız. Bakın 24 milyar lira sizin cebinizden, bizim cebimizden alındı. Telekom üzerinden Haririlere verildi. Haririlere verildi çünkü sayın Erdoğan’ın aile dostları, mahcup olmadı. Ama o 24 milyar liraya ne yapılırdı. 1 yıl boyunca sabah kahvaltısı, öğle yemeğini devlet okullarında okuyan; ilkokul, ortaokul ve lise talebelerine ücretsiz verebilirdi. Nisan ayında gübresini atamamış çiftçinin tarlasına gübre atmasını, ilaç atmasını sağlayabilirdi. Bunun gibi bir sürü şey sayabilirim. Yapmadı. Ama Haririlerin cebine sizin cebinizden, hazinemizin cebinden aldığını koydu; ’İtibardan tasarruf edilmez.’ dedi. Elbette haram olsun, zıkkım olsun!’’ diye konuştu.

Salihli’nin ardından Gölmarmara ilçesinde kuruyan göl alanına giden Genel Başkanımıza köylü kadınlar; ‘’305 ayrı çeşit endemik bitki vardı, kayboldu gitti. Hiçbir şey kalmadı.  Çöp. Kaplumbağalarımız evlere geldi. Köylümüzün çoğu da buradan iyi idare oluyordu. E, bizim göl de kuruyunca ne yapacak bu insanlar? Yeraltına sondaj falan çakamıyoruz. Yok çakamayız, sondaj falan yasak. Biz ekemiyoruz. Yağmur yağarsa oluyor, yağmazsa olmuyor. Ekinimiz olmadı bu yıl. Ekinler de boy yapmadı. Rabbim verirse olacak. Pahalılıktan gübre atamadık. Mazot pahalı. Çiftçilik yapamıyoruz. Hayvancılığı bıraktık. Yem pahalı. Köylü bitti, köylü. Köylüyüz ama %90’ı marketten yiyor bizim peynirini, tereyağını, kesiğini, her şeyini… Köylü bitti yine, bitirdi. Çocuklar, gençler hep dışarı gidiyor çalışmaya. Başkanım Gölmarmara şimdi oldu Çöl Marmara. Çöl oldu.’’ diye dert yandı.

Genel Başkanımız bunun üzerine; ‘’Buraya gelme nedenimiz, öncelikle son hâlini görmekti. Her yokluğu, her yoksulluğu kadınlar çekiyor büyükşehirde de köyde de. Onun için kadınlarımızla buluştuk, gözlerimizle gördük, biz görürken sizlerin de görmesini sağlamak üzere. Şimdi biz bunun sözünü veriyoruz. İnşallah biz iktidar olacağız, burayı yeniden eski hâline getireceğiz. Ağırlık olarak kardeşlerimizi konuşturdum. Bir gölün şu hâle gelmesinde ne hikâyeler çıktı ortaya. 184 çeşit kuş, 305 farklı endemik bitki, her biri bitti gitti. Kışın binlerce su kuşunun burada olduğu yer. Burayı kurutmak yerine turizme açıp turistlerin gelip buradan alışveriş yapabilecekleri bir yer hâline getirilebilirdi. 'Balıkçılık yapıyorduk' diyorlar. Balıkçılar kira ödemeye devam ediyor, burada su mu var? Böyle bir abukluk, tuhaflık ben hayatımda ilk defa görüyorum, peşinde olacağım." dedi.

Gölmarmara’da Genel Başkanımızla sohbet eden 25 yaşında, üniversite mezunu olduğunu söyleyen bir genç ise; ‘’Çiftçilik yapıyorum. 70-80 dönüm ekiyoruz. Geçinemiyoruz, daha işlere gidiyoruz yevmiyeye. Onlar çağırırsa köyde yevmiyeye, geçinmeyi bırak… Al ellerime bak. Bak, bak patladı eller. Bir de başkanım nereye gidecek bu ülkenin hâli ben bilmiyorum.  Burada 18 yaşındaki çocuklarımıza sorun. Elektrik, ne bileyim su, mazot, gübre, ilaç… Her şey para ya. Kime sorarsan sor. Şu an unun çuvalı 400 lira mesela. Ne 400’ü? 500 lira. 500 lira olmuş bak takip edemiyoruz artık ya. Mazot fiyatlarını güncellediler. Akşam gelmiş. Ben zaten her gün arabadan inerken soruyorum şu anda kaç diye. Geçen sene bu zamanlar 6 buçuk liraydı mazot. Şimdi 30 lira oldu.’’ diye konuştu.

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener, Soma maden faciasında kaybettiğimiz maden işçilerimizin anıtını ziyaretinin ardından Somalı vatandaşlarımızla bir araya geldi.

Soma’da kendisini karşılayan kalabalığa seslenen Genel Başkanımız; ‘’Ey Soma, kömürün üretildiği emekliler şehri Soma… Çıkardığınız kömürü size ekstradan daha iyi veriyorlar mı? Emeklilere 2. 500 lira yetmez. Sayın Erdoğan sana cumhurbaşkanı maaşın yetmiyor. Yıllarca çalışmış emekli kardeşlerimize 2.500 lira yeter mi? Yetmez. En düşük emekli maaşını asgari ücrete çıkaracaksın. Senin sarayında 5 maaşlı, 10 maaşlı danışmanlar var. Soma’da bir garibanı tekmeleyen danışmanın var. O danışman şimdi dolarla, avroyla maaş alan bir işte. Haram olsun, zıkkım olsun.’’ diye konuştu.

Genel Başkanımızın mikrofon uzattığı bir çiftçi; “Yemin ediyorum gübre atamadım ne domatese ne mısıra.” diye dert yandı.

Bir öğretmen ise; “Ücretli öğretmenim, 2.600 lira maaş alıyorum. Yüksek lisans yapıyorum.” dedi.

Bir başka vatandaşımız ise; “Bir hastane yaptılar, içinde bir tane doktorumuz yok.” diye konuştu.