Grup Konuşmaları
“Latin Amerika olmamak için, Suriye olmamak için, Lübnan olmamak için, Irak olmamak için kısaca Cumhuriyet olmak için bir kader anındayız”
Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, partimizin TBMM grup toplantısında konuştu.
“ORKESTRANIN ŞEFİ SARAYIN PROPAGANDA BAŞKANI FAHRETTİN ALTUN, ÜFLEMELİ ÇALGILARDA CUMHUR İTTİFAKI’NIN BİLEŞENLERİ, VURMALI ÇALGILARDA İSE SÖZDE MECLİS BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ VAR”
“Ülkemizi tehdit eden büyük bir tehlike var. Bu tehlike, milletimizin birliğini ve beraberliğini hedef alıyor. Ancak bütünü gören ve derinlerdeki sarsıntıyı hisseden çok az kişi var” diyen Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu; ‘’Adeta bir yıkım orkestrası kurulmuş, milletimizin huzurunu bozmaya yönelik bir kıyamet senfonisi çalıyor. Bu orkestranın şefi Sarayın Propaganda Başkanı Fahrettin Altun. Enstrümanları ise toplumu ayrıştıran söylemlerin, millî birlik ve beraberliğimizi zedeleyen hamlelerin sahipleri. Üflemeli çalgılarda Cumhur İttifakı’nın bileşenleri, vurmalı çalgılarda ise sözde meclis başkanı Numan Kurtulmuş var” ifadelerini kullandı.
“BU DÖNEMİN PARATONERİ NUMAN KURTULMUŞ BEYEFENDİDİR”
Türkiye’nin bir Meclis devleti olarak kurulduğunu vurgulayarak; “O Meclis Devleti de evvela Kurtuluş Savaşını vermiş. Sonunda da Cumhuriyeti inşa etmiştir. Yani hem bağımsızlığımızın hem de Cumhuriyetimizin yeşerdiği yer burasıdır. Türk milletini türlü acılar ve yenilgiler içerisinden çekip alan, ona tekrar gururunu ve hürriyetini bahşeden yer de işte bu çatıdır. Hem gazi hem muzaffer hem de kurucu olan milletimizin Kut’unun cisimleştiği yer bu Meclis’tir. O yüzdendir ‘Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’ yazar duvarlarında. Peki hangi millettir bahsettiği? 1920 yılında, bu çatı altında bir araya gelen 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk milletidir. AKP’nin siyaset anlayışı her dönem bir paratoner kullandı. Bu dönemin paratoneri de kabul edilemez söylemlerle gündeme gelen Numan Kurtulmuş Beyefendidir” dedi.
“AKLININ ZİNCİRLERİNDEN VE TÜRK OLMA BİLİNCİNDEN KURTULMUŞLARLA DEĞİL, DÜŞMAN İŞGALİNDEN VE İÇERİDEKİ İŞ BİRLİKÇİLERDEN KURTULARAK KURULMUŞTUR BU YÜCE ÇATI”
Numan Kurtulmuş’un geçtiğimiz günlerde gündem olan açıklamalarına değinen Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu; ‘’Numan Kurtulmuş, siyaseten taktığı maskesini, bir üniversite kürsüsünde çıkartarak yaptığı konuşması ile çıkarmış, bu Aziz Meclisin gerçekte Başkanı olmadığını, millet egemenliğinin tecelligâhı olan bu yapı yerine çetelerin, dolandırıcıların, ihale ve rant şebekelerinin yüz sürdüğü kapıya dönüşmüş olan Beştepe’deki sarayın atanmış ve zavallı bir memuru olduğunu kanıtlamıştır. Söylediği lafa bir bakın! ‘Devletin ülkesi olmazmış, Devletin milleti olmazmış’ diyor Numan Kurtulmuş… Konuşmamın başında ifade ettiğim gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir Meclis devleti olarak kurulmuştur. Onlar gibi aklının zincirlerinden ve Türk olma bilincinden kurtulmuşlarla değil, düşman işgalinden ve içerideki işbirlikçilerden kurtularak kurulmuştur bu yüce çatı” şeklinde konuştu.
“SİZİN DEVLETİNİZ, ÜLKESİNE HİZMET DEĞİL, O ÜLKEYİ ZİMMETİNE GEÇİRMEK İÇİN KURULMUŞTUR, ONUN İÇİN VARDIR”
“Aklının zincirlerinden kurtulmuş, Sayın Kurtulmuş ve onun gibi habis çocukluk rüyaları görenlere sesleniyorum. Sizin devlet zannettiğinizle bizimkisi aynı değildir! Sizin millet addettiğinizle de bizimkisi aynı değildir!” diyen Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu şu ifadeleri kullandı:
“Sizin devletiniz, saraydaki zatın iki dudağından çıkan emirlerdir. Sizin devletiniz, vatan toprağına kupon arazi diye bakan arsa tüccarlığıdır. Sizin devletiniz, itibarı varaklı koltuklarda, sonu gelmez araç konvoylarında arayanlardır. Sizin devletiniz, bir tefeci dükkânı, bir ihale şebekesidir. Sizin devletiniz, ülkesine hizmet değil, o ülkeyi zimmetine geçirmek için kurulmuştur, onun için vardır. Sizin ülkenizle de bizim ülkemiz aynı değildir. Sizin ülkeniz bir aile şirketi ve ona el pençe divan duran kifayetsiz muhteris kalabalığıdır. İşte o devletin ülkesi olmaz!”
“SİZİN MİLLETİNİZ, SAYIN KURTULMUŞ: LONDRA’NIN FAİZ LOBİLERİ, KÖRFEZ’İN DOLAR MİLYARDERLERİ, LATİN AMERİKA’NIN UYUŞTURUCU KARTELLERİDİR.”
“Türk devletinin ülkesi ve ülküsüyse bellidir… Devletin milleti olmaz diyor zatı muhterem. Çünkü sizin milletiniz, vatanı birlikte yağmaladığınız inşaat baronlarıdır. Sizin milletiniz, eli kanlı haydutlar ve çetelerdir. Sizin milletiniz, din tüccarlığıyla geçinen vicdan dolandırıcılarıdır. Sizin milletiniz, Suriyeli, Afgan ve Afrikalı kaçaklardır. Sizin milletiniz Sn. Kurtulmuş; Londra’nın faiz lobileri, Körfez’in dolar milyarderleri, Latin Amerika’nın uyuşturucu kartelleridir. Elbette o devletin de milleti olmaz. O devletin ancak sahibi ve köleleri olur. Hiç şüphesiz ki Türk devletinin sahibi Türk Milletidir ve kimsenin kölesi değildir.”
“BUNUN ADI KAPSAYICILIK DEĞİL, TOPLUMUN FARKLI KESİMLERİNİ KENDİ SİYASİ EMELLERİNE ALET ETME ÇABASIDIR.”
“Sizin kötü tahayyüllerinizin tecessüm ettiği bu süreç 2011’de ‘Çözüm’ adı altında başlayan ihanet süreci, 2015’te ‘Rafa kaldırdık’ sözü ile uyutuldu. 2017’de İYİ Parti kuruldu. 2018'de rahatsız olanlar Cumhur İttifakı’nı oluşturdu. Ardından Hüda-Par ile genişleyen Cumhur İttifakı, şimdi DEM ile el sıkışıyor, ona el uzatıyor. Bunun adı kapsayıcılık değil, toplumun farklı kesimlerini kendi siyasi emellerine alet etme çabasıdır.”
“BU FİLMİ BİR DAHA ÇEKEMEYECEKSİNİZ. ÇÜNKÜ BİZ VARIZ!”
“Rafa kaldırılan ihanet sürecinin yeniden yürürlüğe konulmasıdır. Milletçe biz bu filmi seyrettik. Senaryo-Yönetmen-Yapımcı hemen hemen hepsi aynı, sadece oyunculara yenileri eklenmiş bir devam filmi. Her adımınızı biliyor ve yakından takip ediyorum. Ben Müsavat Dervişoğlu’yum, gücümü bu büyük milletin mensubiyetten alıyorum. Tıpkı sizler gibi kullandığım bu yetkiyi de Türkiye Cumhuriyeti Devleti yurttaşlığımdan alıyorum ve bundan şeref duyuyorum. Bu filmi bir daha çekemeyeceksiniz. Bu millete de bir daha seyrettiremeyeceksiniz. Çünkü biz varız!”
“SADECE İMRALI TUTANAKLARINA BAKARAK, BUGÜN SAHNEYE KOYULMAK İSTENEN HAİN SENARYONUN KİMLER TARAFINDAN YAZILDIĞINI ÇOK İYİ BİLİYORUZ”
Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, konuşmasının devamında İmralı tutanaklarına atıf yaparak şu ifadeleri kullandı:
“Milletimizin birliğini ve beraberliğini zedeleyecek sözlerden ve söylemlerden artık kaçınacaksınız. Gölge oyunları oynayarak ve sonra da pardon diyerek gerçek niyetlerinizi gizleyemezsiniz. Hepinizi tanıyorum ve takip ediyorum. Çok şeye gerek yok, sadece İmralı tutanaklarına bakarak, kimlere hangi misyonun yüklendiğini, hangi ihanet planının figüranı olduklarını, rollerin nasıl dağıtıldığını, bugün sahneye koyulmak istenen hain senaryonun kimler tarafından yazıldığını çok iyi biliyorum. Bütün bunları zamanı geldikçe aziz milletimizle paylaşacağız. Herkes iyi bilsin ki; varlığımızı, bu milletin varlığına boş yere adamadık. Ortalık öyle zannettikleri kadar boş değildir. Artık biz varız! İYİ Parti var! Oyunlarını ve tuzaklarını bozacak, Türkiye’yi gerçeklerle buluşturacağız.”
“BİZİM İÇİN ARTIK ‘ESKİ’ MECLİS BAŞKANI OLAN NUMAN KURTULMUŞ’UN BU İTİRAFNAMESİ…”
Milletin meselelerini yine milletin evlatlarının çözeceğine inandığını vurgulayan Genel Başkanımız şu şekilde konuştu:
“Ben inanıyorum ki bu milletin meselelerini yine bu büyük milletin evlatları çözecektir. Yıllar önce Meclis’te yaptığım bir konuşmada Kürt’ün bir derdi varsa onu Türk çözer demiştim. Bizim anlayışımız, milletimizin tüm fertlerinin birlikte ve kardeşçe yaşamasıdır. Bize göre Türklük bir etnik işaretleme değil, siyasi bir tanımlamadır. Millet kavramının ısrarla kurcalanması, DEM ile yapılan mutabakatın bir yeni yansımasıdır. Hiçbiriniz aklımızla ve millet olarak onurumuzla alay etmeye kalkışmasın. Bizim için artık eski Meclis Başkanı olan Numan Kurtulmuş’un bu itirafnamesi, 15 Temmuz günü bu Meclis’e hainlerce atılmış bombalardan daha cüretkâr, daha yıkıcı ve daha tahripkârdır”
“TÜRKİYE’YE YENİ BİR ANAYASA’DAN DAHA ÇOK, YENİ BİR İKTİDAR LAZIMDIR.”
Yeni anayasa tartışmalarına ilişkin İYİ Parti’nin tavrının belli olduğunu söyleyen ve son dönemde anayasa değişikliği yerine yeni anayasa söyleminin kullanılmaya başladığına dikkat çeken Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu; “Cumhuriyet karşıtı cüretkârlığı, bu devlete karşı yıkıcı tavrı, bu millete karşı ihaneti gördüğümüzden dolayı ilk günden beri sözde yeni anayasa tartışmalarındaki tavrımız bellidir. İYİ Parti’nin bu acemi piyeste yeri yoktur ve olmayacaktır. Çünkü Türkiye’ye yeni bir anayasadan daha çok, yeni bir iktidar lazımdır. Son dönemde "anayasa değişikliği" yerine, "yeni anayasa" söylemi kullanılmaya başlandı. Bu sıradan bir tesadüf değil, saman altından su yürütmek misali, gizli bir stratejidir. Bu, bir yol tuttuklarının ama yolun müstakim olmadığının göstergesidir. Amaçları, anayasanın değişmez maddelerini kademeli olarak tartışılır kılmaktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini sarsmak için bu milletin köklerine saldırıyorlar. Ancak unutmayın ki, bu millet temel değerlerine yapılan saldırılara müsamaha göstermez. Görülmektedir ki Saray rejimi son bir hamleye, son bir darbeye kalkışmaktadır.” dedi.
“CUMHURİYET YERİNE CUMHUR İTTİFAKI DEVLETİ KURMAK İSTEMELERİNDEN KAYNAKLANMAKTADIR”
Yeni Anayasa adı altında Sevr ile BOP arasında bir köprü kurulduğunun altını çizen Genel Başkanımız;
“Nitelikli gündem dolandırıcılıklarının altında iki şey vardır. İktidarda kalmalarının tek yolu Türk Milletini ve Türk Cumhuriyeti Devleti’ni aşındırmaktır. Cumhurbaşkanlığı sistemi ile Meclis’in soluk borusunu kesmelerine rağmen tatmin olmamaları, Cumhuriyet yerine cumhur ittifakı devleti kurmak istemelerinden kaynaklanmaktadır. Bu anlamda Anayasa hedeflerinin yegâne amacının da Erdoğan’a ömür boyu tek adamlık sağlamak, bunun sağlandığı yerde de Üniter bir milli devlet değil, çok kökenli, çok bölgeli, çok dilli ve çok hukuklu bir federatif yapı inşa etmek olduğu aşikârdır.” şeklinde konuştu.
“BU KALKIŞMANIN ÖNÜ ALINMAZSA MEDENİ KANUNUMUZU, MEDENİ HUKUKU DA TARTIŞACAKLAR”
Eğer bugünkü tartışmaların önü alınmazsa yakında medeni hukukun da tartışmaya açılacağına dikkat çeken Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu şu sözleri kullandı:
“Emin olun bu kalkışmanın önü alınmazsa yakında bu adamlar medeni kanunumuzu, medeni hukuku da tartışacaklardır. Ne demek medeni hukuk tartışmak? Kâğıt üzerinde dahi kadınların ve sıradan vatandaşların hiçbir hakkının olmadığı, bugün lüks araçlar içinde gezen inanç tüccarlarının kendi kafasına göre hüküm verebildiği, çok hukuklu bir düzen arzusunu bize göstereceklerdir. Bu güruhun, bu zevatın ütopyası budur. İşte bu sebepledir ki kadınlara da, gençlere de, çocuklara da, Kürtlere de Türklere de, Alevilere de Sünnilere de, sağcısına da solcusuna da, Müslümanına da gayrimüslimine de; uzun lafın kısası Büyük Türk Milletine, insanca yaşayabilmeyi en üst amaç edinmiş bir Cumhuriyet projesi sunmakla mükellefiz. Bu tarihe karşı İYİ Parti’nin sorumluluğudur değerli dava arkadaşlarım.”
“MİLLİ MECLİS’İ TAHKİM ETMEYİ AMAÇLAMAYAN HİÇBİR HEDEF, SARAY REJİMİNİN BU TAM CEPHE HÜCUMUNU VE YIKIM PROJESİNİ DURDURMAZ, BİZZAT ONA HİZMET EDER.”
“Bakınız, muhalefet içi her tartışmada, iktidar bir adım daha ileriye atıyor, pazarlık payını bir adım daha ileriye götürüyor, cüretkârlığına ve hadsizliğine bir kat daha çıkıyor. Ve dönüp dolaşıp yine şuraya geliyoruz. Bir Meclis devleti olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, üniterliği de, laik, sosyal bir hukuk devleti olma vasıfları da, kadın-erkek eşitliğine dayalı medeni hukuk yapısı da, gücünü Meclis’in varlığı ve yetkilerinden almaktadır. Bu hal ve şartta, Milli Meclis’i tahkim etmeyi amaçlamayan hiçbir hedef, saray rejiminin bu tam cephe hücumunu ve yıkım projesini durdurmaz, bizzat ona hizmet eder.”
“BU AŞAMAYA MECLİS’İ ADIM ADIM KAYBEDEREK GELDİK”
“Türkiye için Cumhuriyet demek, laiklik demek, demokrasi ve hukuk demek. Kadın- erkek tüm vatandaşlarımızın eşit hakları olacak demek. Millî Meclis demektir ve Millet Egemenliği demektir. Unutmayalım ki bu aşamaya Meclis’i adım adım kaybederek geldik. Önce Meclis’in sayısal üstünlüğü aldılar. Sonra o sayısal üstünlük ile Meclis’i bypass ederek saray rejimi kurdular. Bu kurgu içinde de yargıyı, mahkemeleri kendi partilerinin il-ilçe örgütü düzeyine getirdiler. İşte bu yüzden saray iktidarından kurtulmanın yolu, Millî Meclis’in iktidarını yeniden kurmaktan geçmektedir. Cumhuriyetinin yeniden tesis edilmesi tek çaremizdir.”
“MİLLİ MECLİS YOKSA, TÜRK MİLLETİNİN DE BUYURMA GÜCÜ YOKTUR”
Muhalefet içindeki Cumhurbaşkanı adaylığı ve siyasi yasak tartışmalarına atıf yapan Genel Başkanımız; “Kimin başkan olacağı değil, kimin ceza korkusuyla sindirilmeye çalışıldığı değil, kimin, kimlerin, hangimizin gerçekten bu saray rejimini ortadan kaldırmak istediğidir asıl olan. Vatandaşımızı, tekrar Meclis egemenliğine yani millî egemenliği tesis etmeye ikna etmenin; şayet bu tesis edilmezse sadece demokrasiyi değil, hukuku değil, ilk 3 maddeyi değil; Anadolu ve Trakya topraklarında yaşayan ve 1923 yılında devletini ilan etmiş bu ülke insanının egemenliğin sona ereceğini anlatmamız gerekiyor. Açıktır ki Millî Meclis yoksa Türk milletinin de buyurma gücü yoktur” dedi.
“OLAN TÜRKLÜĞÜNDEN VE CUMHURİYETİNDEN BAŞKA DÜNYADA SIĞINACAK BİR LİMANI OLMAYAN BİZLERE OLUYOR”
Genel Başkanımız konuşmasına “nitelikli gündem dolandırıcılığı” yapıldığını belirterek şu sözlerle devam etti: “Her gün bir başka ‘nitelikli gündem dolandırıcılığı’ ile ortaya atıyorlar. Bunlarla oyalanmamızın sebeplerini çok iyi düşünmek zorundayız. 2 yıldır her gün artan bir ekonomik darboğazın içerisindeyiz. Kahramanmaraş depremlerinin yaraları apaçık duruyor. Her gün bir adaletsizlik ve hukuksuzluk garabetiyle karşılaşıyoruz. Geleceğimiz gençlerimiz, çocuklarımız en büyük ve en temel millî ödev olan, parasız ve eşit millî eğitimden yoksun durumdalar. Toplumu sarsan cinayetlere bir dur denilemediği gibi şartlı salıverilen, infazını 3 gün yatan, iyi hâlden yırtan binlerce toplum düşmanı sokaklarda geziyor. Kadınlarımızın yaşam hakkı tehlikede insanımızın mülkiyet hakkı, kentsel dönüşüm bahanesiyle gasp ediliyor. Her hafta gece yarısını geçince görüyoruz ki; yeni bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yanan her bir ormanın, ağacın yerine, sarayın bir müteahhidi yeni bir inşaat yapıyor. Bir saray zengini milyarlarca lira vergi affına uğruyor, her hafta onlarca yeşil alanda birilerine maden ruhsatları dağıtılıyor. Olan kurallara uyan, Vergisini veren, toprağına da onun üzerinde yaşayan canlılara da sevgi ve şefkat besleyen Türklüğünden ve Cumhuriyetinden başka dünyada sığınacak bir limanı olmayan bizlere oluyor.”
“YENİ BİR EHLİLLEŞTİRİLME OYUNUNUN İÇERİSİNDEYİZ”
Türk milleti yakıcı sorunlarla uğraşırken yeni anayasa gündeminin dayatıldığını belirten Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu şu şekilde konuştu:
“Bakınız biz bu noktaya, tıpkı sözde çözüm sürecinde olduğu gibi normalleşmekten, yumuşamaktan, demokratikleşme laflarından geldik. Statükoculukla, değişime ayak uydurmamakla, eski kafalılıkla suçlanan muhalefetin, yeni bir ehlilleştirilme oyununun içerisindeyiz. Yargı kararlarının saraydan rica edildiği, Hakların lütuf diye cülus misali dağıtıldığı, bu ricaların karşılığındaysa, ömür boyu saray rejimine, ömür boyu Erdoğan iktidarına evet dedirtilmek istenen bir oyun planı var.”
“KANDİL’DEN İMRALI’YA” UZANAN BİR HAİN HİKÂYEYİ TERCİH EDENLERİN VAHİM HÂLLERİ ORTADADIR”
“Biz iyiler ve cesurlar olarak 7 yıl önce 2017 yılında bu partiyi kurmadan önce saray rejimi kurulmasın diye ‘Hayır’ diyenleriz. 2016 senesinde yollara düşenleriz. Çünkü ya yollara düşecektik, sarayın kapılarına düşmek mecburiyetinde kalacaktık. Onun için bu vasfımızı sonuna kadar sürdüreceğiz. Bugün bu duruşumuzun ve kararlılığımızın ne kadar haklı olduğu ortadadır. Altaylardan Tuna’ya uzanan Türk milleti yerine, Kandil’den İmralı’ya uzanan bir hain hikâyeyi tercih edenlerin vahim hâlleri ortadadır.”
“TERÖRİST BAŞINDAN ÇÖZÜM BEKLEYEN BİR ANLAYIŞ, DEVLET CİDDİYETİNDEN UZAKTIR”
“Bu ülkenin öz çocukları açken, okulsuzken, gençleri işsizken, umutsuzken, çaresizken, onlara uzanmayan eller 10 milyon kaçak sığınmacıya uzanmaktadır. Bugün görüyoruz ki gedikli teröristlerin emeklilik ve salıverilme planına uzanmaktadır. Daha acınası olanı Meclis kürsüsünden bebek katili bölücü başına seslenenler var. Şunu açıkça ifade edelim: Terör örgütünü tasfiye edecek olan devlettir! Terörün sona erdiğini ilan edecek olan da devlettir! Terörist başından çözüm bekleyen bir anlayış, devlet ciddiyetinden uzaktır ve ancak gaflet ve dalaletle açıklanabilir”
“DEVLETİN GÜCÜNÜ VE MİLLETİN İRADESİNİ HİÇBİR TERÖR ÖRGÜTÜYLE MÜZAKEREYE AÇMAYACAĞIZ”
Geçtiğimiz haftalarda da değindiği “Konuşan Türkiye” söylemine vurgu yapan Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu şu ifadeleri kullandı:
“Geçmişte terör örgütüyle masaya oturanlar, bugün çıkıp terörle mücadelede kararlı olduklarını söylüyorlar. Haydi oradan! Ancak milletimiz bu geçmişi unutmadı. Terörle mücadele, kararlılık ve ciddiyet ister. Bizim savunduğumuz çözüm, halkımızın iradesine dayalı, terörle pazarlık yapılmadan sürdürülecek bir mücadeledir. Bu noktada, ‘Konuşan Türkiye’ mesajımı bir kez daha vurgulamak istiyorum. Konuşan Türkiye’den kastımız, milletimizin her bireyinin özgürce düşüncelerini ifade edebileceği, demokratik yollarla sorunların çözüleceği bir ülkedir. Ama bu diyalog asla terörle ya da teröristlerle kurulamaz! Bizim konuşmamız gereken, milletimizin kendisidir. Sorunlarımızı, devletin ve milletin birlikte hareket ettiği bir zeminde değerlendirmeli, o zeminde çözmeliyiz. Devletin gücünü ve milletin iradesini hiçbir terör örgütüyle müzakereye açmayacağız.”
“TÜRKİYE DÜŞMANLARININ KÖKÜNÜ KAZIYIN TALİMATI VERECEĞİM”
“Konuşan Türkiye, halkıyla diyalog kuran, terörle tavizsiz mücadele eden bir Türkiye’dir. Bir gün gelecek, dünya şahit olacak ki bu ülkeyi yöneteceğiz. Milletime buradan söz veriyorum. Terörle mücadelede asla terörist başına ve terör örgütüne değil, sadece terörle mücadele kahramanlarıma sesleneceğim. Türkiye düşmanlarının, kim olurlarsa olsunlar kökünü kazıyın talimatı vereceğim. Sizin adınıza konuşuyorum, kendiniz alkışlıyorsunuz. 7. yılımızı tamamladık ama asırlık siyasi müktesebatla yolculuğumuzu sürdürüyoruz. Bende bana ait bir tek cümle yoktur. Ben sizin anonim değerleriniz üzerine konuşuyorum. O sebeple diyorum asıl alkışı bana bu gücü, morali, mücadele cehdini veren sizler hak ediyorsunuz. Sizleri tebrik ediyorum”
“CUMHURİYET OLMAK İÇİN BİR KADER ANINDAYIZ”
Yıllardır Kürt sorunu denilerek Kürtlerin bir sorun nesnesi hâline getirdiğini söyleyen Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu;
“Yıllarca Kürt sorunu diyerek, Kürtleri bir sorun nesnesi hâline getirenlerin ne bugün ne de yarın Kürt vatandaşlarımıza getirebileceği bir çözüm yoktur. Yıllarca Alevi vatandaşlarımızı, apartman köşelerinde gizli saklı ibadetlere muhtaç edenlerin; elektrik, su faturalarını ödeyerek Alevi vatandaşlarımıza verebilecekleri bir çözüm de yoktur. Bugün sorunumuz, kendi eşit paydaşı olduğumuz bu Cumhuriyet’ten vatandaşlık haklarımızı alabilmek ve insanca yaşayabilmek sorunudur. Bugün sorun, ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkı’ olarak Türk Milletinin varlık sorunudur. Bugün Türkiye’nin yaşadığı iç ve dış meseleler, tıpkı geçtiğimiz yüzyılın başında olduğu gibi Türk Milletinin bütün unsurlarının kader ve amaç birliği yapmasını zorunlu kılmaktadır. Latin Amerika olmamak için, Suriye olmamak için, Lübnan olmamak için, Irak olmamak için kısaca Cumhuriyet olmak için bir kader anındayız” dedi.
“BU TAM BİR SARAY SİYASETİNİN SONUCUDUR”
Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Türk Milletini kendi içinde kutuplaştırmak, milletin içerisindeki unsurları da kendi içerisinde kutuplaştırmak. İşte bu tam bir saray siyasetinin sonucudur, tam bir müstemleke zihniyetidir bu. Atatürk’ün sözleriyle bizler, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, Türkiye halkı olarak bir Türk milleti olmak sorunuyla karşı karşıyayız. Bunun sebebi saray iktidarıdır ve o iktidarın akıl babalarıdır!”
“UZATTIKLARI ELİN MAKSADI, HEPİMİZİ CUMHURİYET ŞARTLARININ GERİSİNE DÜŞÜRMEKTİR”
“Can, mal, ırz, namus güvenliğiyle karşı karşıyayız. Millî eğitimden, sağlık sisteminden yararlanamamaktayız. Haksız vergilerle, haksız kararlarla çökertilen bir düzenle karşı karşıyayız. 10 milyon kaçakla kendi şehrinde, toprağında yabancı görülen bir ahlaksızlıkla karşı karşıyayız. Kimliğinden ve kökeninden değil, insan olmaktan dolayı ezilen Türk vatandaşları olarak bu cendereden birlikte çıkmak dışında bir çözüm yolumuz yoktur. Cumhuriyeti onarmak ve yükseltmek dışında bir çözüm yolumuz yoktur. Parlamenter sistemi güçlendirmek, insanımıza hür ve müreffeh bir gelecek temin etmek dışında bir çözüm yolumuz yoktur. Sözde tarihi geçmiş, metotları tükenmiş kirli zihniyetlerin bu ülkenin insanlarına çözüm adı altında uzattıkları elin maksadı, hepimizi Cumhuriyet şartlarının gerisine düşürmektir”
“SOKAKTA YÜRÜME HAKKIMIZIN ELİMİZDEN ALINDIĞI BİR YERDE, SİZ HANGİ ÖZGÜRLÜKLERDEN BAHSEDECEKSİNİZ? “
“Bugün 1923’te temelini attığımız; vatan, toprak ve bağımsızlık konularında felakete doğru sürükleniyoruz. 10 milyon yabancı gelmiş bu topraklara, ne oldukları belli değil. Devletin işlevsizleşmesi, hukukun çökmesi ne mal ne can güvenliğinin kalmadığı bir yerde mafyaların hüküm verdiği bir yerde siz hangi özgürlüklerden bahsedeceksiniz? İnsanların, kadınların, çocukların ölümünün ardından; ne işleri varmış diye konuşanların, makamları işgal ettikleri bir yerde sokakta yürüme hakkımızın elimizden alındığı bir yerde siz hangi özgürlüklerden bahsedeceksiniz?”
“BU DEVLET VE MİLLET AYAKTA KALACAKSA TÜM UNSURLARIYLA BİRLİKTE KALKACAK”
“Bu devlet ve millet ayakta kalacaksa tüm unsurlarıyla birlikte kalkacak. Türküyle, Kürdiyle, Alevisiyle, Sünnisiyle, sağcısıyla, solcusuyla; kadını, erkeği, yaşlısı genciyle, Tam bağımsız, güçlü bir Cumhuriyet olarak birlikte yaşama iradesini birlikte mücadele etmek iradesine taşıyarak ancak var olabilir ancak bu şekilde var kalabilir. Hukuk karşısında eşit ve hür vatandaşlar olarak kalacak. Elindeki pasaportla istediği her ülkeye gidebilme gücünü elde etmek amacıyla kalacak. 100 yıl önce ağalığa, beyliğe, saraylara, yabancı ve işgalcilere meydan okuyarak söke söke aldığı bağımsızlığını koruyarak kalacak.”
“BU UCUBE REJİMİN BÜYÜK TÜRK MİLLETİNE VERECEĞİ HİÇBİR İDEALİ VE HİÇBİR UMUDU KALMAMIŞTIR, KALAMAZ!”
“Aklını kullanmayı reddeden bir insanla tartışmaya girmek âdeta bir ölüye ilaç tedavisi uygulamaya benzer. Görülen odur ki 22 yıllık Ak Parti iktidarı ve onu ayakta tutmaya çalışan küçük ortakları, aklını ve mantığını kullanmayı bilinçli bir şekilde kendi iradeleriyle reddetmeye devam etmekteler” ifadelerini kullanan Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu,
“Bu sebepledir ki saray rejimine ve onun uzantısı Cumhur İttifakına bu saatten sonra, hangi ilaç tedavisi uygulanırsa uygulansın bu ucube rejimin Büyük Türk milletine vereceği hiçbir ideali ve hiçbir umudu, kalmamıştır, kalamaz! Aklı selim ile yönetilmesi bir zaruret olan Türk devleti, 22 yıldır her konuda kandırılan, aldatılan bir iktidarın ardında, pençe-i İzmihlale doğru sürüklenmek isteniyor. Tek adamın ihtiraslarının uğruna, zalim ve mafyatik çıkar çeteleriyle birlikte kötü bir düzen kuran bu idare, ‘Aldatıldık ve kandırıldık’ kelimelerinin arkasına saklanmaya devam ediyor. Saray rejimi bu gizli ajandası doğrultusunda Türk devletinin, 22 yıllık ömrünü, kendi ideolojik ihtiraslarına, çağ dışı fikir ve düşüncelerine kurban etmiştir.” dedi.
“UNUTMADIK, NOT ETTİK”
Bugüne kadar yaşananları İYİ Parti olarak kenara not ettiklerini belirten Genel Başkanımız, yaşananları unutmadıklarını şu ifadelerle sıraladı: “Demokratik açılım dediğiniz safsata sürecinde ve Oslo’da, devletimizin teamüllerini hiçe sayarak Şeyh Saitlerin yolundan gittiniz unutmadık, not ettik! Suriye’deki Süleyman Şah Türbesi’nden, yani vatan toprağımızdan, anayasal suç olduğunu bile bile kendi başınıza aldığınız bir karar ile geri çekilerek Ali Kemallerin yolundan gittiniz, unutmadık, not ettik! Mandacıların şımarık çocuğu olan Yunanlıların, adalarımızdaki toprak işgaline ses etmeyip, Patrikhanenin ekümenik sıfatını kullanmasına göz yumarak, Damat Feritlerin yolundan gittiniz. Unutmadık, not ettik. Bölünmez bir bütün olan vatan topraklarımızın dünyanın dört bir yanından gelen kaçak sığınmacı ve göçmenler üzerinden demografik işgaline göz yumarak Pontusçu Rum ve Ermeni Hınçakçıların yolundan gittiniz. Unutmadık, not ettik. One Minute tiyatrosunu sergilediğiniz, elinde, masum çocuk ve kadınların, kanını taşıyan Katil İsrail ile, ‘Al tekke ver külah’ ticareti sürdürerek, Theodor Herzl’lerin yolundan gittiniz. Unutmadık, not ettik. Şimdi de kalkmış, tek dişi kalmış canavarın, hortlayan Sevr hayallerinin peşinde, yeni bir açılım adı altında, Hizbullah’la ve vatan haini pkk’yla, yeni anayasada ortaklık etmeyi düşündüğünüzü ele güne karşı utanmadan deklare ediyorsunuz. Üstelikte bu defa yeni başlayan ikinci BOP Eşbaşkanlık sürecinizi, kişisel ihtiraslarınızı ve kirli hesaplarınızı, devletin ve milletin bekasının önüne koyarak, ortaklarınızın uzattığı el üzerinden dile getiriyorsunuz.”
“BU ELİN SAHİPLERİNE MİLLİYETÇİ DENİLEBİLİR Mİ?”
“Gönlü vatan ve memleket aşkıyla çarpan, tüm Türk milliyetçilerine teessürle soruyorum” diyerek seslenen Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu;
“Terörist başı abdullah öcalan’a, ev hapsi istemenin rahatça ifade edilebilmesinin, önünü açan bu elin sahiplerine milliyetçi denilebilir mi? Soruyorum sizlere. Milliyetçi olduğunu iddia eden bir partinin, Türkiye partisi olmadığını söylediği ve üstelik bugüne kadar Gazi meclisin çatısı altında faaliyet yürütmesine izin verilen bir partiyle, ‘Denize düştüm, yılana sarılıyorum’ dercesine el sıkışmasının, Türk milliyetçilerinin ve vatanseverlerinin memnuniyet duyduğu söylenebilir mi? Kim kimin el sıkışır o bizi ilgilendirmez. El sıkışmak ayrıdır, el uzatmak ayrıdır. Denize düştüm yılana sarılıyorum diyenin karşısında Türk’ün cevheri aslisini koyacağız! Biz sizin uzattığınız elde mukaddes Türk milliyetçiliğinin hiçbir izini, asla ve kata görmüyoruz, görmeyeceğiz de…” şeklinde konuştu.
“İYİ PARTİ O ELE ASLA ELİNİ UZATMAYACAKTIR!”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin uzattığı elin, aslında kimin eli olduğunu Dede Korkut Destanı’ndan anlattığı bir hikâyeyle betimleyen Genel Başkanımız; “Uzattığınız elin olsa olsa kimlerin eli olabileceğini, ben size açık açık anlatayım… Hani, Dede Korkut Destanının baş kahramanı, Türk yiğidi Basat’ın bin bir güçlükle öldürdüğü, her gün onlarca insan ve hayvan yemesine rağmen, bir türlü doymayan, Türk’ün dirliğini ve birliğini bozan, kendi içinden yetiştiği töre sahibi topluma haraç kesen, haramilik eden, Canavar Tepegöz vardı hatırlıyor musunuz Dede Korkut hikayelerinde. İşte milletimiz aç ve sefalet içindeyken, Türk milletinin üzerine her geçen gün haraç misali yeni vergiler yüklenirken, sözde Yeni Anayasa maskesi ardına gizlenerek, vatanın bölünmez bütünlüğünü temsil eden, tüm milli değerleri yerle bir etme sevdasına düşenlerdir o Tepegözler… Bana bazen diyorlar ki, başkanım senin söylediğin anlaşılmıyor. Beni bilenler anlıyor, ben onlara söylüyorum, siz rahat olun. Kısacası Türk Milletinin, töresini, dirliğini ve birliğini bozmak isteyen, kimin eli olursa olsun, o el, İYİLERİN değil, Tepegözlerin elidir! İYİ Parti o ele asla elini uzatmayacaktır.” dedi.
“TEPEGÖZLER GİTMİŞ BUNLAR KALMIŞTIR. ŞİMDİ BUNLAR GİDECEK BİZ KALACAĞIZ”
“Büyük Türk Milleti, şanlı mazisi içerisinde nice Tepegözleri, nice iyilik timsali kahraman Basatlarla birlikte yerle yeksan etmesini hep bilmiştir. Yine bilecektir” diyen Genel Başkanımız; “Tepegöz’ü yok eden, İYİLİK timsali kahramanların ismi, bazen Mete, bazen Bilge, bazen Satuk Buğra, bazen Tuğrul, bazen Osman, bazen Fatih Sultan Mehmet, bazen de Mustafa Kemal olmuştur. Tepegözler gitmiş bunlar kalmıştır. Şimdi bunlar gidecek biz kalacağız. Çünkü az kaldı. Az kaldı, görüyorum devran dönüyor… Türk milletinin bu basiretsizliği bertaraf edeceği kirli ve kimliksiz siyaseti sandıkta cezalandıracağını hep birlikte göreceğiz. Tepegözlerin harami düzenlerini başlarına yıkacak, iyilerin ve cesur kahramanların ışığını yeniden parlatacağımız günler çok yakındır. Bu süreçte İYİ Parti olarak biz, gücümüzü neslimizin asilliğinden, bilim üreten pırıl pırıl aklından, vatan aşkıyla yanan çelik gibi yüreklerinden alacağız.” şeklinde konuştu.
“İYİ PARTİ TÜRK MİLLETİNİ KARANLIKLARA HAPSETMEK İSTEYENLERİN, ÜZERİNE BİR GÜNEŞ GİBİ DOĞACAK VE HAİNLERİ YAKACAKTIR”
İYİ Parti’nin Türk siyasetindeki yeri üzerinden konuşmasına devam eden Genel Başkanımız şu ifadeleri kullandı: “Bilinsin ki Türk siyasetine, merkezi kapsayacak şekilde, yeni bir nefes olan İYİ Parti, ‘Ne mutlu Türk’üm diyene!’ meşalesini tutuşturacak ateş gibi parıldayan iyilik timsali kahramanları yaşatan bir ışıkla, Türk milletini karanlıklara hapsetmek isteyenlerin, üzerine bir güneş gibi doğacak ve hainleri yakacaktır. Bütün yolların sonunda, her ne pahasına olursa olsun en büyük ülküsü hürriyet ve istiklal olan bu millet onu zincirleyenleri de, o zincirleri de paramparça edecektir. Ve Türk Milleti, kendisine yönelik tehditleri bertaraf etmek için kimseden gelecek bir talimatı beklemeyecektir. Her devirde çıkardığı kahramanlarını yine Sinesinden çıkartacaktır. İşgal günlerinde Kuva-yi Milliye’yi yaratan da onun bu tarih ve bilinçle örülü sinesinde yatan bağımsızlık tutkusuydu. Hürriyet ve adalet tutkusuydu. Hakkı ve istiklali için direnme tutkusuydu. Gelin, ayrılıkları bir kenara bırakalım. Ortak değerlerimiz etrafında birleşelim. Geleceğimiz için, çocuklarımızın yarınları için el ele verelim”
“FITRAT DEĞİŞİR SANMA, BU KAN YİNE O KANDIR”
Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu konuşması şu sözlerle tamamladı:
“Bir siyasi partinin genel başkanı olarak benden vaatler de bekliyorsunuzdur. Evet, benim de size vaatlerim var. Bu ülkenin her bir ferdinin, diline, dinine, kökenine bakılmaksızın eşit ve özgür yaşayacağı bir Türkiye için mücadele edeceğim. Allah şahit olsun ki; adaletin terazisinin şaşmayacağı, hukukun üstün olduğu bir ülke için çalışacağım. Ant olsun ki, gençlerimizin geleceğe umutla baktığı, eğitimin çağdaş ve bilimsel temeller üzerinde yükseldiği bir Türkiye'yi birlikte inşa edeceğiz. Ant olsun ki, çiftçimizin emeğinin karşılığını aldığı, ekonomimizin güçlü olduğu, refahın toplumun her kesimine yayıldığı bir ülke için gece gündüz uyumayacağım. Ant olsun ki, Anayasamızın temel değerlerine sahip çıkacak, milletimizin iradesini her şeyin üzerinde tutacağım. Allah’a yemin olsun ki; Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini sarsmaya çalışanlara karşı duracak, bu aziz milletin hakkını ve hukukunu sonuna kadar savunacağım. Adalet peşinde, hürriyet peşinde, eşitlik peşinde, kardeşlik peşinde hiç durmadan yürümeye sizlerle birlikte devam edeceğim. Herkes emin olsun ki, Zafer mutlaka inananların olacaktır. Endişeye hiç mahal yok! ‘Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-i cihândadır, Fıtrat değişir sanma, bu kan yine o kandır.’