Özel Günler ve Anmalar
‘’Ben sözümü tuttum, bugün 3 Mayıs ve ben buradayım!’’
Hem 3 Mayıs Türkçüler Günü’nü büyük bir coşkuyla kutladığımız hem Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu’nun liderliğinde geride bıraktığımız bir yılın değerlendirmesini yaptığımız hem de İYİ Partimizin yarınlarına dair yol haritamızı paylaştığımız 3 Mayıs’ta; birlik ve beraberlik içinde, Orta Asya’dan günümüze kadar kültürümüzü, tarihimizi ve millî şuurumuzu doyasıya yaşadığımız bu büyük şölenimizde Ankara’nın kalbinde toplanan binlerce vatandaşımızla tek yürek olduk…
Büyük bir coşkuyla başlayan etkinliğimizde Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, kendisini dışarıda bekleyen kalabalığa şu sözlerle seslendi:
Ardından salonda bir konuşma gerçekleştiren Genel Başkanımız kürsüye Güney Azerbaycan'ın en büyük Türk takımı Tractor'ün atkısıyla çıktı.
İYİ Parti’mizin 1 yıl önce gerçekleşen kurultayını hatırlatarak konuşmasına başlayan Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, “Bundan bir yıl önce, yaptığımız kurultayla milletimizin ve partimizin emanetini devraldığımda, bana tevdi edilen görevin ne olduğunun bilincindeydim. Bu görev, kendisini Cumhuriyetle yeni asra taşımak arzusundaki Türk milletinin, haklı itirazlarını dile getirmek, mahrum bırakıldığı haklarını savunmaktı. Ama en özünde, Türk devletini ve Türkiye Cumhuriyeti’ni vücuda getiren kurucu iradenin, Mustafa Kemal Atatürk’ün her birimize tevdi ettiği vazifenin gereğini yapmaktı. Bir fert olarak, bir milletvekili olarak ve bir genel başkan olarak gereğini yapmaktı üzerime yüklenen sorumluluk. İşte bu sebepledir ki; Türk milletini derinden yaralayan hadiseler karşısında, asla acabalarım olmadı. Sokakta gördüğümle, kürsülerden dile getirdiğim arasında hiçbir mesafe yer almadı. Her ne isem, neyi temsil ediyorsam, işte onun sesi ve yumruğu olarak davrandım. Bu yüzden durduğum yerde daima tereddüt değil, sebat vardır. Ve tüm kalbimle inanıyorum ki milletim de benimle hemfikirdir” dedi.
“TOPLUMSAL AKDİMİZ PARAMPARÇA”
“7 yıllık tek adam rejiminin, nam-ı diğer saray istibdadının, yarattığı hasarın tespitini yapmak zor değildir. Ama hasarın büyüklüğünden ve vahametinden kaçmak da mümkün değildir” diye Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, “Çünkü milletimizin ruhundaki yara, bir izzet-i nefis yarasıdır. Ocağındaki tahribat, korunması gereken bütün kutsal değerlere dayanmıştır. Hukuk sadece yerle bir edilmemiş, adalet fikri de yok edilmiştir. Toplumda güven, yerini endişeye bırakmıştır. Vatandaşın yarısı, diğer yarısıyla, vatandaşların tamamı da devletle davalıktır. Kısaca toplumsal akdimiz paramparçadır. Dahası devlette ve kurumlarında yaşanan çürüme, saygı duyduğumuz tedrisatından geçtiğimiz, o bildiğimiz ve güvendiğimiz adeta devlet aklını felç etmiştir. Devlet; tecrübesi, aklı, fikri, geleneği ve gelecek tasavvuruyla emsali görülmemiş bir vesayetin tasallutu altındadır. Asıl meseleyse; bu vesayetin odakları, kaynakları ve unsurlarıdır. Biri Cumhuriyetsiz bir demokrasinin, diğeri Türk Milliyetçiliğinden kopartılmış Cumhuriyet fikrinin, ‘ötekisi de’ Türklükten arındırılmış bir millet projesinin peşindedir. Bu odakların hepsi, “Türk’süz bir Türkiye” yaratmanın ya hülyasındadır ya ikrarındadır. Kimisi makam, kimisi oy, kimisi de tarihsel saplantıların peşindedir. En vahimi ise devletin kendi kendisini yiyip bitiren bir şekilde yönetilmesidir. Türklük ve Cumhuriyet arasındaki, vatan ve hürriyet arasındaki 250 yıllık birliktelik, neresinden bakarsanız bakın, büyük bir pervasızlık ve kararlılıkla yok edilmektedir” değerlendirmesini yaptı.
“ONLAR NEREDELER BİLMİYORUM AMA BEN VERDİĞİM SÖZÜ TUTTUM”
Anayasa’yı fiilen askıya almış, olağanüstü hali olağanlaştırmış bir iktidardan bahsettiğini ifade eden Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, “Onun gayrimeşruluğunu onaylayarak onun yerine iktidara gelebileceğini zannedenlerden bahsediyorum. Dahası, 50 bin insanın katilini Meclis’e davet edebilme cüretinden, 4 Mayıs’ta Malazgirt’te pkk’ya kongre toplamayı önerebilenlerden bahsediyorum. Bu ihanetlerini Türk milletine izah edemeyip, Müsavat Dervişoğlu ve İYİ Partililere, milliyetçilik dersi vermeye kalkanlara sesleniyorum. İşte bugün 3 Mayıs. Ben buradayım. Onlar neredeler bilmiyorum ama ben verdiğim sözü tuttum ve 3 Mayıs Türkçüler Bayramı’nı kutluyorum. Bugün yüreklerimizde, damarlarımızdaki o asil kanın yüklediği heyecan var. Salona bakıyorum; tüm gözlerde o bakış var. ‘Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir’ diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün bozkurtça bakan gözleriyle karşı karşıyayım.” şeklinde konuştu.
“TÜRK MİLLİYETÇİSİNİN ASLİ GÖREVİ TÜRK MİLLETİNİ BİRLEŞTİRMEKTİR”
Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, “Fert olmadan, millet kalamayız. Hürriyeti savunmadan, Cumhuriyeti koruyamayız. Topraklarımızı ekmeden, ekmeğimizi büyütemeyiz. Birbirimize tutunmadan da biz olamayız. İşte bizim anladığımız milliyetçilik budur. Özümsediğimiz, damıttığımız Türk Milliyetçiliği budur. Bu bir temenni değil, hamaset hiç değildir. Tarihin bize işaret ettiği mecburi istikamettir. Çünkü milliyetçilik birleştirmektir! Hani diyorlar ya, Türk Milliyetçileri birleşsin; oysa bir Türk Milliyetçisinin asli görevi Türk milletini birleştirmektir. Dün başardık, yarın da başaracağız. Bugünden başlayacağız!” dedi.
“HERKESİ BU SORUMLULUĞA ÇAĞIRIYORUZ”
Kimlik oyununun bitmesi ve aidiyet mübadelesinin sona erdirilmesi gerektiğini vurgulayan Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, “Üniter devlet yapımız; sadece haritadan ibaret değildir. Bu yapı ortak kader, ortak hukuk ve adaletle vardır. Aidiyet de ancak böyle mümkündür. Biz hakikatleri söyledikçe, milletin gerçek gündemini konuştukça, ‘siyasetin merkezi, bu ülkeyi kuran tarihi ve medeni şuurdur’ dedikçe teslimiyet bandosu, onlara ezberletilen davula vurup duruyor. Bize, ‘Yeni Anayasa’ya karşı mısın? Barışa karşı mısın? Silahlar susmasın mı? ‘Analar ağlasın mı?’ diyorlar. Sordukları soruların da yarattıkları sorunların da sebebi bizzat kendileridir. Ben de diyorum ki; Hastane kuyrukları bitmesin mi? Köy okulları açılmasın mı? Emekliler, artık yaşamasın mı? Burada beni dinleyen genç kardeşlerim sınav telaşı, harçlık telaşı, iş telaşı, evlilik telaşından kurtulmasın mı? Türkiye’nin ürettiği ekmek büyümesin mi? Bu analar, çocukları işe girsin diye gece gündüz dua etmek yerine, artık şükür namazı kılmasın mı? İşte biz siyaseti, buradan inşa edeceğiz. Onun harcını tuğlasını, yani en lazım gelen ahlak ve erdemi de buradan yükselteceğiz. Çünkü biz, ekmeği paylaşmak için büyüteceğiz! Vatandaşın hakkını lütfetmeyecek, devletin ödevini sümen altı etmeyeceğiz. Çünkü en büyük erdem budur. Gerçek ve gereken milliyetçilik budur. Bizler Cumhuriyeti, onun faziletini de böyle anlıyoruz. Bu faziletin sorumluluğunu taşıyoruz ve herkesi de bu sorumluluğa çağırıyoruz” ifadesini kullandı.
“TEK ADAM KABUSUNA BAŞLADIĞI YERDE SON VERECEĞİZ!”
Kendisini dinleyenlere söz verdiğini söyleyerek devam eden Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, “16 yıl boyunca hazırlanıp 7 yıldır sürdürülen bu tek adam kabusuna başladığı yerde son vereceğiz! Millî iradeyi, bizzat neşet ettiği yerden, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden yükselteceğiz. Cumhuriyeti kurulduğu yerden, kurulduğu şerefle ve şanla yeniden yeşerteceğiz. Bizler, 200 yıllık mücadelemizle karar ve yetkiyi, saraydan millete taşıyanlarız. Bugün yine aynı görevi icra etmekle mükellefiz. Geriye düştüğümüz sadece Cumhuriyet değildir. Geldiğimiz noktada, tanzimatın bile gerisine düşürülmüş durumdayız.
Sizlere bir umutsuzluğu aşılamıyorum, bir karamsarlık fermanı da okumuyorum.
Ben, milletin bağımsızlığını yine onun azim ve kararı kurtaracaktır diyorum! Milletin saray tarafından gasp edilmiş iradesini yeniden asıl sahibine, Türk milletine teslim etmekten bahsediyorum. Yani ben, güçlendirilmiş parlamenter sistem derken, gasp edilen egemenlik hakkımızı, milletçe söke söke geri almaktan bahsediyorum!” şeklinde konuştu.
“HÜRRİYET FEDAKÂRLIK CUMHURİYET MÜCADELE İSTER!”
Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, şöyle devam etti: ‘’Bugün diplomalara el konuluyor, tapulu mallara çökülebiliyorsa, mühürsüz oylar geçerli sayılıp, mazbatalara kağıt parçası muamelesi yapılıyorsa; bu, sadece hukuksuzlukla açıklanamaz. Bu, sadece kanunsuzlukla tanımlanamaz. Bu, Türk vatandaşının, artık bu devletin paydaşı olmadığının, bu devletin de artık Cumhuriyetle idare edilmediğinin kanıtıdır. Çünkü şahsi olan, millete ait olamaz. Millete ait olan da bir şahsa ait olamaz. Ve bu Cumhuriyet şahıslardan kurtarılmadıkça tekrar hayat bulamaz. Milli egemenlik, saraydan millete, aileden fertlere bir lütufla geçmedi. Kanla ve irfanla kazandığımızı, üç kararname ile yitiremeyiz.
Dün harple başardığımızı, bugün şahsiyetsizleşmiş bir siyasetle kaybedemeyiz.
Dahası hiçbirimiz, istiklalimizin tam ve kâmil olmasını, göklerden gelecek mucize gibi bekleyemeyiz. Şahsileşmiş idareleri alt etmek, şahsiyetli bir siyasetten geçer.
Hürriyet fedakârlık Cumhuriyet mücadele ister!”
“KİMLİK SİYASETİ ÜZERİNDEN BÖLEREK YÖNETMEYİ TERCİH EDİYORLAR”
“Yıllardır bu ülkede, bir sorundur konuşuluyor. Adına da “Kürt sorunu” diyorlar” diyen Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, “Ama bu meseleye bakanların çoğu ne Kürt’ü tanıyor ne de Kürt’ün sorunlarını biliyorlar. Ne Kürt’ü anlamak ne de Kürt’ün dertlerine derman olmak istiyorlar. Sorun, bu ülkenin Kürtlerinde değil, onları birer siyasi aparat, birer müzakere nesnesi olarak gören habis zihinlerdedir. Sorun; bu ülkede geri kalmışlığın, yoksul olmanın, dışlanmanın, yok sayılmanın bir vatandaşlık sorunu olarak ele alınmamasıdır. İktidarın ve ortaklarının çeyrek asırdır yaptıkları ortadadır. Bu sorunları çözmeyi değil, kimlik siyaseti üzerinden bölerek yönetmeyi tercih etmektedirler. Çünkü ayrıştırmak kolay, birleştirmek ise cesaret ister. Bütünleşmiş bir Türk milleti ise onların en büyük korkularıdır. Çünkü bölerek yönetmeyi biliyor ve ancak böyle iktidarda kalabiliyorlar” ifadesini kullandı.
“BİZİ SÜRÜKLEMEYE CÜRET ETTİKLERİ BATAKLIĞIN ADI, TÜRK SORUNUDUR.”
Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu, “Bizim milliyetçiliğimiz; ayrıcalık değil, ayrışmaya karşı duruşumuzdur. Kimseyi ötekileştiren değil, hepimizi vatandaşlık temelinde eşitleyen bir anlayıştır. Bu vatanın her evladı ne istiyor buna bakmak gerekir. Vatandaş iş istiyor, adalet istiyor, güven istiyor, eğitim istiyor, doktor istiyor; şehirleri kalkınsın, çocukları okusun, yolları aydınlık olsun istiyor. Mülakatla elenmek değil, liyakatle ekmeklerini kazanmak istiyor. İşte biz, bu taleplerin yanındayız! Bu taleplerin kimden geldiğiyle değil, bu taleplerin sahiplerinin geleceklerinin teminatından sorumluyuz. Unutulmamalıdır ki, bu topraklarda üniter devlet yapısını tartışmaya açan, Anayasal kimliği aşındırmaya çalışan her yapı ve niyetin karşısındayız. Bu konuda da bir adım bile geri atmayız. Eğer çözülecek bir mesele varsa o da herkes için yurttaşlık, herkes için anayasal güvence, herkes için aynı adalet terazisidir. Bu milletin her bir ferdini dilinden, dininden, mezhebinden ve etnik kökeninden vareste, aynı bayrak altında yaşatacağız. İmtiyazları ve ayrımları ortadan kaldıran ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına, Türk milleti denir.” şiarı bizim de şiarımızdır. Bunun dışında bir millet tanımını, bilmeyiz, tanımayız, muhatap almayız! Bu yüzden bugün buradan ilan ediyorum. Bu ihanet sürecini yürütenlerin, ortaklarının ve yurt dışındaki hamilerinin bizi sürüklemeye cüret ettikleri bataklığın adı, Türk sorunudur. Siyasette edindikleri kompleksin sebebi de Türk sorunudur. Bugün Türk’ten başka her şeyi dert etmelerinin sebebi de Türk sorunudur. İşte bu da bizim, hepimizin sorunudur. Türk’ün sorunudur” dedi.